Sadberk Hanım Müzesi Koleksiyonu'ndan Geç Osmanlı ve Erken Cumhuriyet dönemlerine ait çocuk kıyafetleri seçkisi, Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. kuruluş yıldönümü onuruna Sadberk Hanım Müzesi'nde ziyaretçilerle buluşuyor. Haziran sonuna kadar açık kalacak olan sergiyi küratörü Dr. Lale Görünür eşliğinde gezdik.
Müze koleksiyonundan bu sergi için seçilen 72 eser hem dönemin toplumsal yapısı hem de Batı modasının etkileri hakkında fikir veriyor. Sergide; sahibi bilinmeyen ama küçük şehzadeler için hazırlanmış olduğu düşünülen üniformalar, İstanbulin adı verilen tören üniforması, muhtelif kumaşlardan hazırlanmış dantelli, işlemeli, bezemeli kız çocuk elbiseleri, fötr üzerine işlemeli sünnet pelerinleri ve bebek elbiseleri yer alıyor. Kıyafetlerin yanı sıra sergide bazıları küçük sultanlar için hazırlanmış güneş şemsiyeleri, çeşitli yaş gruplarına ait patik, terlik, pabuç, potin ve bot gibi aksesuarlar ve birkaç oyuncak da bulunuyor.
GELENEKLERE GÖRE SERGİLEME YAPILDI
Sergide çocuklara yönelik belli adetlerin öne çıktığını belirten Görünür şunları aktardı: "Sergide Osmanlı dönemine ait 19. yüzyılın sonundan 20. yüzyılın başlarına kadar geçen süredeki çocuk kıyafetleri yer alıyor. Birbirine yakın tarihli kıyafetler olduğu için sergilemeyi dönemlere göre ayırmadık. Belli âdetlere göre vitrinler hazırladık. Bu geleneklerden biri doğumla ilgili. Bebek kıyafetleri ile başlıyor sergileme. 18. yüzyıl sonlarından itibaren bebeklerin kundaklanmaması gerektiği konusunda bilgiler paylaşılıyor. Bundan dolayı artık daha rahat kıyafetler tercih edildiğini görüyoruz. 2,3 aylıktan itibaren pamuklu ya da keten kumaştan uzun elbiseler giydiriliyor. Enver Paşa'nın kızı Mahpeyker Hanım Sultan ile çekilmiş bir karesi burada yer alıyor. Onun üzerinde de burada örneğini gördüğümüz beyaz uzun bir elbise var. Bebeklerin biraz daha büyüdüğünde giydikleri elbiseler de burada sergileniyor.
Bu bölümde yer alan kırmızı elbise ve bir elbise daha Koç ailesinin en büyüğü Semahat Arsel hanıma ait. Hatta Rahmi Koç ile Semahat Hanım'ın 1931 tarihli bir fotoğrafını sergiliyoruz. Sonraki vitrinde hem Balkan hem de Kuzey Afrika etkisindeki iki farklı kıyafet ile sünnet kıyafetleri görüyoruz. Geleneksel kıyafetler arasında yer alan cepken, yelek ve torba şalvardan oluşan krem rengi fötrden işlemeli bir erkek çocuk kıyafeti yer alıyor. Mavi fötrden olup kaytan ve kordonlarla bezenmiş bir başka erkek çocuk giysisi de Balkan ülkelerinin folklorüne ait. Bunları normalde yetişkinler giyiyor ama çocuklara da aynı kıyafetler yapılmış. Ayni vitrinde yer alan genel olarak cepken yelek tozluklardan oluşan takımlar kadife üzerine yoğun kordon tutturma işlemeleriyle hayli göz alıcı. 19. yüzyılda bu modaydı sanıyorum. Yine çocuklar için hazırlanan Şam hırkası örneği var. Şam hırkası evlerde gündelik giyilen uzun ceketler olarak biliniyor. Bu takımların ikisinin sünnet kıyafeti olarak kullanıldığı bilgisi elimizde var.
Osmanlı toplumunda önemli bir yere sahip olan sünnet geleneği ile devam ediyor sergileme. Burada sünnet pelerinleri yer alıyor. Daha önceki yıllarda pelerinlere çok rastlamıyoruz. Avrupa'da çok yaygınlaşan pelerin modasının bir etkisi olarak yorumlanabilir bu. Sergide ele alınan bir diğer tema 4-5 yaşına gelen çocukların okula başlaması vesilesiyle düzenlenen Âmin Alayı/Bed-i Besmele töreni. Bu kapsamda çocukların giydiği özel kıyafetler, omuzlarına astıkları cüz keseleri ve mektepte kullandıkları Elifbâ ve gümüş hilaller bir arada sergileniyor. Çocuklar hem sünnet törenlerinde hem de okula başlama törenlerinde annelerinin mücevherleri kullanılarak süslenirmiş. Bu kıyafetleri tamamlayıcı farklı numaralarda ayakkabılar, güneş şemsiyeleri, birkaç oyuncak, mama sandalyesi gibi pek çok ürün de sergide yer buluyor. Bu şemsiyelerden birinin Sultan Abdülhamid'in kızı olan Şadiye Sultan'a ait olduğunu düşünüyoruz. Serginin sonunda yer alan vitrinde üniformalar var. Bunların şehzadeler için yapıldığını görüyoruz. Şehzade Abdülmecid'in fotoğrafı var. Katalog numarası 30 olan kıyafetin ceketinin yakası içinde Altoun Makas tarafından yapıldığını gösteren bir işaret var. O dönemin asker üniformalarını yapan bir dükkân."
YETİŞKİN KIYAFETLERİNİN AYNISI YAPILIRDI
Sergiyi gezdiğinizde çocuk kıyafetleri yüzyıllar boyunca yetişkin kıyafetleri ile aynı şekilde hazırlandığını görüyorsunuz. Yani yetişkin kadın ve erkek ne giyiyorsa onun küçük boyutları çocuklar için tasarlanmış. Bundan dolayı da sergiye Büyümüş de Küçülmüş ismi verilmiş. Bu durumun dünyanın her yerinde böyle olduğunu dile getiren Görünür, "19. yüzyıl sonlarına doğru çocuklar için daha konforlu kıyafetler tercih edilmeye başlanıyor. Tamamen çocuklar için üretilen kıyafetler ise 20. yüzyılın ilk çeyreğinden sonra karşımıza çıkıyor." diyor.
ŞEHAZEDELERİN GİYDİĞİ BİLİNİYOR
Bu kıyafetlerin birçoğu kullanılmış kıyafetler. Müzeye bağış ya da satın alma yoluyla gelmiş. Bundan dolayı bazı kıyafetlerin sahiplerinin bilindiğini anlatan Görünür, "Arşivimizde geçmiş yüzyıllara ait çocuk fotoğrafları da var. Bunları da kıyafetlerle beraber vitrinlerde paylaşıyoruz. Kıyafetlere bakınca bunların saraya yakın, şehir eşrafı ya da bürokrat bir tabaka tarafından giyildiğini düşünüyoruz. Halk için biraz pahalı kumaşlar. Özellikle de bazı üniformaların direkt şehzadeler için yapıldığını görüyoruz. Bu serginin bir katalog kitabı var. Bu kitabın kapağındaki görsel aynı zamanda serginin afiş görselinde de yer alan o kız çocuğu kıyafeti hem nazırlık hem de Bursa'da valilik yapmış Ahmet Nur Paşa'nın kızına ait. Yetişkinlerin tören kıyafeti olarak giydiği İstanbulin adı verilen işlemeli ceketin çocuk için hazırlanmış bir örneği de dikkatleri çekiyor. Bir nevi redingot... Bizdeki örneği 4,5 yaşındaki bir çocuğa ait. Buna benzer kıyafeti şehzade fotoğraflarında görüyoruz. Özellikle üzerlerinde bu kıyafetle çocukluk fotoğrafı bulunan Halife Abdülmecid Efendi karşımıza çıkıyor. Yine sergide Şehzade Ahmed Nurettin Efendi'nin pijama altı yer alıyor." şeklinde konuşuyor.
AVRUPALI SEYYAHLARIN GÖZÜNDEN OSMANLI'DA ÇOCUK
Sergi aynı zamanda Batılı seyyahların gözünden Osmanlı toplumunda çocuk varlığının nasıl göründüğünü de ortaya koyuyor. 16. yüzyılın ikinci yarısında Nicolas de Nicolay ve Léon Davent tarafından hazırlanan Les quatre premiers livres des Navigations et Pérégrinations Orientales isimli seyahatname, Avrupalı seyyahların gözünden Osmanlı'da çocuk olmaya dair önemli bilgiler sunuyor. Ömer M. Koç Koleksiyonu'nda bulunan bu seyahatnamenin üç ayrı edisyonu da sergide ziyaretçilerle buluşuyor.
BATILILAŞMANIN ETKİSİ KIYAFETE YANSIYOR
Bu yıllar Osmanlı coğrafyasında Batılılaşma etkisinin her anlamda görülmeye başlandığı bir dönem.. "Bu sergide hem geleneksel hem de Batı tarzında hazırlanmış kıyafetleri de görüyorsunuz. Geleneksel kıyafet örneklerine bakınca üç etek entari ve şalvarı görüyorsunuz. Kol kesimleri düz. Vücuda oturmuyor. Çok uzun yıllar bu şekilde bir giyim vardı zaten. Batının etkisi ile kadın kıyafetlerinde beden oturan kulplu elbiseler yapılıyor. Bu çocuk kıyafetlerine de yansıyor. Geleneksel Türk kıyafetleri yerde oturmaya müsait ama Avrupa tarzı kıyafetler ile yerde oturamazsın. Aynı dönemde Osmanlıların evine mobilya da giriyor. Erkek kıyafetlerinde üniformalarda zaten o etkiyi daha önceden görmeye başlamıştık." diyen Görünür, yine de geleneksel kıyafetlerden vazgeçilmediğinin altını çiziyor.