Çocukların gözünden Gazze'deki insanlık dramına dikkati çekmeyi amaçlayan sergiyi, açıldığı 29 Aralık'tan bugüne kadar binlerce kişi gezdi.
Kılıç, "Bir çocuk, bacasından duman tüten evler, ağaçlar, çiçekler çizmesi gerektiği yaşta başından kan damlayan insanları, bomba görüntülerini, savaş uçaklarını resmetmiş. Gerçekten bu anları görmek çok acı verici. Bu atmosferi de yaşamak gerçekten çok etkileyici. Herkesin gelmesi gerektiğini düşünüyorum." dedi.
Yüreğinde Filistinli çocukların acısını hissettiğini anlatan Gedizli, "Yerdeki kırılmış, dökülmüş oyuncaklar, masalar, sıralar, okullara ait. Çocukların aslında okul çağında olması gereken dönemde yaşadıklarını bize yansıtan objeler gerçekten çok etkileyici. Dijital ortama yansıtılmış olmasıyla daha çok içindeymişsin gibi hissediyorsun." diye konuştu.
"Nedir bu savaş? Anlaşsınlar bitsin"
Dilber Sarı, sergiyi gezerken çok duygulandığını belirterek, "Gerçekten duygulanmamak elde değil yani yaşanmış gerçek, diyecek bir şey bulamıyorum. İçimden şu an ağlamak geliyor. Bu kadar vicdansızlık olmaz. Nedir bu yani? Nedir bu savaş? Anlaşsınlar bitsin, savaşı bitirelim. Bu kadar olmaz." dedi.
Sergiyi gezince savaşı yaşamış gibi hissettiğini söyleyen Sarı, oradaki çocuklarda psikoloji diye bir şeyin kalmadığını, çok kötü bir durumda olduklarını ve savaşın bir an önce bitmesi gerektiğini dile getirdi.
Sarı, "Nerede bu Müslüman halk? Niye yardımcı olmuyorlar Filistin'e? Niye, niçin yani? Sadece bizden mi bekleniyor? Sadece biz mi Müslüman'ız? Bak, dünyada bir sürü Müslüman var. Niye dur demiyorlar bu savaşa?" görüşünü paylaştı.
Zeynep Uluer, serginin kendisi için çok kıymetli olduğunu ifade ederek, "Kim düşündüyse, kim organize ettiyse, kimin desteği varsa, kimin emeği varsa çok teşekkür ediyorum. Burada Gazzeli çocukların duygu ve düşünceleri, psikolojileri direkt resimlere tablolara yansımış. Bunlar inanılmaz acı verici. Çok duygulandım." değerlendirmesinde bulundu.
Çocukların dikenli teller içinde abluka altında çok zor bir savaş yaşadıklarını belirten Uluer, şunları kaydetti:
"Korku ve endişe içinde yaşıyorlar. Çocukların ömür boyu yaşayacakları bir psikoloji. Allah yardımcıları olsun. Hele çocuk kıyafetleri beni çok etkiledi. Oyuncakları, o kitapları, defterleri... Çok üzücü ve çok duygulandırıcı. İçerideki yansımalar çok güzel olmuş ama yine de insani bir kıskaç altındayız şu an. O duyguları biz de onlar kadar yaşadık hatta ben sosyal medyamda video şeklinde yayımladım. Herkes gelsin, dışarıdan bazı şeyler normal gözüküyor medyada ama burası çok farklı bir ortam. Herkesin emeğine teşekkür ederim ama içim kan ağlıyor şu an."
"Keşke orada o çocuklarla birlikte olsak"
İkram Beder de çok karışık duygular içinde olduğunu anlatarak, "Bunların çocukların elinden çıktığını görünce insan ne diyeceğini şaşırıyor. Resimler beni çok etkiledi. Bu kartpostalları insanlara göndermek lazım." ifadelerini kullandı.
Beder, "Bunu bir çocuk nasıl düşünür, nasıl yaşar? Yani bu çocuğun çizdiğini bile düşünemiyor insan. Ben bu kadar acıyı bu yaşa kadar görmedim yani biri, 'Bir acıyı tasvir et.' dese bunu böyle kağıda dökemem. Bu çocuk ne yaşamış? Neler yaşamış? Kaç yaşında? Nasıl bu hale geldi? Bu, insanı çok zorluyor tabii. Sadece tek resim değil burada birçok resim var." diye konuştu.
Söyleyecek bir sözün kalmadığını ifade eden Beder, "Keşke orada, o çocuklarla birlikte olsak, onları orada tanısak, biraz yardımımız olsa. Onların yaşadığı çok başka bir gerçeklik. Bizim çizdiğimiz portrenin dışında bir dünya olduğu için orada olup onu anlamak başka bir şey olur. Bu sergi biraz onu bana düşündürdü. Demek ki buradan olmuyor bu iş. Gerçekten o mücadelenin içinde olmak lazım." dedi.
"O fotoğraf beni gerçekten çok etkiledi"
Felsefe öğretmeni Pınar Kaya da Ümraniye'de ikamet ettiğini, sergiyi görmek için Taksim'e geldiğini, İsrail'in vahşetini dünyaya duyurmak için elinden gelen ne varsa yapmaya çalıştığını söyledi.
Sosyal medya ve sivil toplum kuruluşlarının faaliyetleri aracılığıyla çalışmalara destek verdiğini belirten Kaya, "İki kız evladım var ve onların (Filistinli çocukların) acılarını hissedebiliyorum gerçekten çünkü kendi çocuğumun parmağına diken batsa ya da düşse canımız ne kadar yanıyor ki orada çocuklar paramparça bir şekilde ölüyorlar. Ben de bunu sosyal medyada duyurabilmek ve kendim de bu hissiyatı biraz olsun anlamak adına bugün Kurşun Geçirmez Düşler Sergisi'ni ziyaret için geldim." şeklinde konuştu.
Kaya, Emine Erdoğan'ın "Dökme Kurşun Operasyonu" günlerinde yaptığı "Filistin'de Barış İçin Kadınlar Toplantısı"ndaki konuşmasında gözyaşlarını tutamaması üzerine, bu görüntüleri televizyonda izleyen Gazzeli Maysa Yousuf'un, "Sayın Hanımefendi, gözyaşlarınız bize ulaştı." notuyla Emine Erdoğan'ı resmettiği portreye ilişkin yaptığı değerlendirmede, "Emine Hanım, oraya gittiğinde gözyaşları içerisinde Filistin'in yaşadığı zorlukları hissederken gözyaşı döküyor. Oradaki çocuk da o kadar hissediyor ki bunu yani 'Siz ağlamayın, biz sizin gözyaşlarınızı hissettik.' diyor. O fotoğraf beni gerçekten çok etkiledi." ifadelerini kullandı.
İslam coğrafyasındaki bütün yıkımların insanın yüreğine işlediğini dile getiren Kaya, "Bu çocuklar sadece İslam'ın çocukları değil, Orta Doğu'nun çocukları değil, öteki çocuklar değil. Bunlar, dünyanın, insanlığın yani Yaratıcı'nın yaratmış olduğu çocuklar ve bir vahşi grubun, bir terör grubunun gerçekten gelip boğazına yapışması bizim canımıza, kanımıza dokunuyor." dedi.