7 Haziran 1945 tarihli New York Times gazetesindeki haber şöyleydi: “Uçan daireler bir gizli silahtır. Almanlar tarafından üretilmiş ve ülkenin batı sınırında ortaya çıkmıştır. Amerikan hava kuvvetlerinin verdiği bilgiye göre, Almanya göklerinde uçan gümüş balonlar görülmüştür. Hatta bunların bazıları neredeyse saydam yapıdadır.”
Haberin medyada yer almasından sonra insanlar, Almanya’nın bu garip nesneleri üretmeye başladığına inanır oldu. UFO gözlemleri hızla artarken, özellikle İskandinavya gökleri sık sık uçan gemiler tarafından ziyaret ediliyordu. İskandinavya’da Alman garnizonları kurulmuş ve bunlar savaşın sonuna kadar bölgede kalmışlardı.
2/10
Nazi Almanyası ile ilgili ortaya atılan ilk iddia, o dönemin önemli Alman bilim insanı Dr. Schumann ile alakalı. İddiaya göre Dr. Schumann başkanlığında toplanan bir grup bilim insanı, 1945 başına kadar 17 adet disk şeklinde ve 11,5 m. çapında uçandaireler yapmıştı. Bu uçandaireler 84 test uçuşundan sonra Vril-1 adıyla uçmaya başlamışlardı.
O dönemle ilgili ortaya atılan diğer iddia ise SS Kuvvetleri tarafından yürütülen bir proje kapsamında üretilen uçandaireler olmuştu. Bu projeye göre 3 farklı tip uçandaire üretilmişti:
Birinci tipe Haunebu I deniyordu ve 25 m. çapında idi. Bunlardan sadece 2 adet üretilmiş ve 52 deneme uçuşu yapılmıştı. İkinci tip, Haunebu II idi ve 26,30 m. çapındaydı. Bunlardan 7 adet üretilmiş ve 106 deneme uçuşu yapılmıştı. Üçüncü ve en büyük tip, Haunebu III idi ve 71 m. çapında idi. Bundan daha yalnız bir adet üretilmiş ve 19 deneme uçuşu yapılmıştı.
3/10
Almanya’nın bu tarz çalışmalar ve deneyler yapmasındaki asıl amacının hammadde kaynaklarının yetersizliğinden ötürü savaşı kaybettiğini düşünmesi ve eksikliği dünya dışından temin etme çabaları olduğu söylenir. Özellikle Mars üzerinde kurulacak bir koloni iddiaları, hem o dönemde hem de halen geçerliliğini korumaktadır. Bu iddiaları, iddia olmaktan çıkaran birkaç gelişme de vardır elbette:
Viking-1 uydusu, 24 Temmuz 1976’da Mars’a inmesi ile dünyaya ilginç resimler göndermeye başladı. Bunlar arasında Cydonia Bölgesinde bulunan ünlü “İnsan Yüzü” (Mısır’daki Sfenks’in başına benzemektedir) ve bunun 15 km. uzağında bulunan piramitler, devasa şehir yıkıntıları çok dikkati çekmişti.
İnsan eliyle yapay olarak oluştuğu kesin olan bu yapıların nasıl oluştuğu ile alakalı ortaya atılan pek çok iddia var. En karanlık olanı ve belki de en ilgi çekici olanına bakalım biz, Zaman Kapıları ya da Zaman Kaymaları olarak bilinen kavramlara…
4/10
Kendi etrafında dönen bir uçandairenin de etrafında dönen bir alan oluşur. Bu alan elektrikle yüklü, nemli havada bir girdap oluşturur. Uzay gemisi havada salınım durumunda yeteri kadar kalırsa, bu Elektro-girdap alan, bağımsız, kendisi enerji üreten ve relativistik hız alanında dönmekte olan, bir “Takyon-Elektrogravitasyon” alanı haline gelir. Bu dönüş alanı, enerji bağımsızlığı dolayısı ile, devamlı olarak artan bir şekilde ürettiği enerjiyi aniden boşaltamayacağı için, “Işıküstü Tesiri” devreye girer ve bütün hepsi “Uzay-Zaman-Tekilliğinde” dönmeye başlar. Bu şekilde bir “Zaman Kayması”, yani “Zaman Deliği” oluşur ve uzay gemisi geçmiş zamana düşer. İnsanlar, hayvanlar ve bitkiler güçlü ve koruyucu bir “Takyon-Elektromanyetik” alan gücü olmadan, bu dönen “Uzay-Zaman-Tekilliğinden” canlı olarak, yani herhangi bir hayati tehlikeye maruz kalmadan geçebilirler.
5/10
Mars’ın güney kutbunda esrarengiz dikdörtgen ve kare şeklinde duvara benzer buluntular görülmüştü ki, NASA bunlara “İnka Şehri” adını vermişti. Daha evvel de bahsettiğimiz gibi bir Haunebu-III uzay gemisi 19.Test uçuşundan sonra, Nisan 1945’in sonunda kutuptaki üs’den (NeuSchwabenland) havalanarak Mars’a doğru yola çıkmıştı. Acaba Haunebu-III, 70 kişilik mürettebatı ile –ki bunlar arasında SS örgütüne mensup kadınlar da vardı- daha dünya atmosferinde iken, uzay gemisi tarafından oluşturulan “Zaman Kayması” sonucu 500 milyon yıl geriye gitmiş olamaz mı?
Okültizm, boyut atlama gibi uğraşlara dalan bir ülkeden beklenmeyecek şeyler de değil aslında…
6/10
Nazi kehanetleri ya da Naziler ve Adolf Hitler ile ilgili kehanetler, okült ve mistik ya da metafizik gibi konularla ilgilenen kişilerin favori konularından biridir. Bu konuyla ilgilenen kişilere göre Nazi kehanetleri ilk olarak eski Yahudi yazmalarında ve efsanelerinde geçer. Danyalın kitabının ester bölümünde ilginç bir hikaye vardır: Yahudiye’ye yani bugünkü Filistin’e hakim olan bir kral Yahudilerden nefret etmektedir ve 9 oğluyla birlikte kurduğu darağaçlarında her gün onlarca Yahudi’yi asar. Sonra halk ona karşı ayaklanır ve kendisini aynı yerde 9 oğluyla birlikte asarak idam eder. Eski Yahudi takvimine göre olayın tarihi 5707’dir. Bu tarihi günümüz tarihine çevirirsek 1946 ya denk gelir. Bu tarih Nürnberg mahkemelerinin tarihidir. Mahkeme sonucunda 12 idam kararı çıkar. Firar eden Martin Bormann ve intihar eden Hermann Göring dışında 10 kişi, başta Yahudi kıyımı olmak üzere insanlığa karşı suçlardan dolayı asılır.
7/10
Gelmiş geçmiş en büyük kâhin kabul edilen Nostradamus un da Naziler ve Hitlerle ilgili dörtlükleri vardır. Dörtlüklerinin bazılarında 3 adet İsa karşıtından bahseder. Nostradamus yorumcularına göre bunlardan ilki Napolyon ikincisi de Hitler’dir. Bir dörtlükte ise açık bir şekilde hister kelimesi geçiyor. Bazı yorumculara göre bu apaçık şekilde Adolf Hitleri işaret ediyor. Bazı yorumculara göre buradaki hister kelimesi deli-çılgın manasında yani yine Hitleri kastediyor.
8/10
Hitler, OKÜLT bilimlerle de ilgileniyordu. Alman ırkının geçmişteki büyük bir uygarlığın (ATLANTİS’in) devamı olan üstün bir ırk olduğunu düşünüyordu. Adolf Hitler spiritüel (ruhsal) bilgilerle ve bu kanaldan yapılan dünya dışı bağlantılarla da ilgilenmekteydi. Her ne kadar da bilinen alışıldık tarih kayıtları içinde yer almasa da Hitler’in UFO’lar ile ilgili bir takım çalışmalar yaptığı ve hatta UFO’ları kullandığı doğrudur. İnanması hayli güç bir spekülasyona göre o zamanlar Adolf Hitler’in sağ kolu Genaral Himmler’e bu görev verilmişti. O da son derece negatif bir varlık olduğu için düşünce formu şeklinde negatif Orion’lu uzaylılardan yardım alarak çok gelişmemiş UFO araçları yaparak kullandıkları söylenebilir ama gelişmiş UFO’ları kullanmalarına ”Dünya Dışı Konfederasyon” tarafından izin verilmemiştir… Eğer dünyaya koruyucular ve Satürn Konseyi tarafından karantina uygulanmamış ve özgür irade yasası olmasaydı, Hitler gelişmiş UFO’ları devreye alacak ve tüm dünyayı 1 hafta içinde denetim altına alabilecekti…
9/10
Almanya’da ortaya çıkan yeni tarihi kaynaklar Hitler’in savaşın son döneminde UFO’lara benzeyen uçaklar geliştirdiğini ortaya koydu. Alman belgeseline göre 1943 yılında Naziler Avrupa’da üstünlüğünü korumaya devam ediyordu. Ancak diğer bölgelerde orduları gerilemeye başlamıştı. Bunun üzerine Hitler çareyi Pseudonym 7 adı verdiği kanatsız uçaklar üretmekte buldu. Andreas Epp adlı bir mühendisten çalınan planlarla hazırlanan prototip uçaklar, radarlara yakalanmıyor ve kendi çevrelerinde dönerek hareket ediyordu. Hazırlanan 15 prototip uçağın görünüşü UFO’lara benziyordu.
10/10
Hitler test uçuşları başarıyla sonuçlanınca bunları dostu İtalya lideri Mussolini’ye de tanıttı. Mussolini’nin silah danışmanlarından Luigi Romersa Almanlar’ın UFO’sunu “Yuvarlaktı, ortasında çevresi tamamen camla kaplı bir kokpiti, kenarında jet motorları vardı” diyerek tarif ediyor. Fabrika hataları nedeniyle uçaklar üretilemedi. Savaşın son aylarında da Prag’da Skoda fabrikası ile beraber çizimleri ve prototipleri de yok edildi.
Haziran 1937”de, Hitler ve Goering”in de aralarında bulunduğu Nazi ordusunun başta gelenleri, birliklerinden özel olarak seçilmiş kuvvetleri ülke dışına yolladılar. Bu birliklerin görevi, uzay ve uzaylılarla ilgili bilgi toplamaktı. Araştırmalar sırasında Türkiye sınırları içinde Nuh’un Gemisinin bulunduğu farz edilen Ağrı Dağı’nda bazı hikâyeler dinlediler.