Murat KELKİTLİOĞLU murat.kelkitlioglu@aksam.com.tr
Kendi ülkesindeki ırkçı partilerin yükselişini görmezden gelerek kilometrelerce ötedeki bir ülkenin lideri hakkında söyledikleri ‘özür’ kabul edecek cinsten değil. Bu açıklamaları okuyunca şöyle bir zihnimi tazeledim! Neler çıktı ortaya neler! Bu FETÖ alçaklarının 15 Temmuz'daki hedefleri neydi? Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı öldürmek ve iç savaş çıkarmak. Yani Fransız meczupla FETÖ’nün hedefi kullandığı jargon bire bir aynı.
Dün yeni hükümet sisteminin sadece siyaseti değil, tüm temsil alanlarını derinden etkileyeceğini ifade etmiştim. Temsil alanları derken, sivil toplumu, ekonomiyi, medyayı ve tüm kurumları kastediyorum. Türkiye’de iki binlere kadar milletten kopuk, belirli bir elit çevre etrafında kümelenmiş bir kamusal/sivil hayat vardı. Zaten vesayetin de anlamı budur. Eğer bir ülkede tüm sistem milli iradenin değil de, belirli bir zümrenin kontrolünde ise, orada vesayet var demektir.
16 Nisan’da Türkiye için çok önemli bir değişimin önü açıldı. Rahmetli Özal başta olmak üzere nerdeyse tüm merkez sağın liderleri özellikle iktidardayken Türkiye'nin, zayıf hükümetler yerine başkanlık sistemi eliyle güçlü, dinamik hükümet modeline duyulan ihtiyacı ortaya koymuşlardı. Bu konuda tüm bu liderlerin mutlaka söylenmiş sözleri, başkanlık sisteminin gerekliliğine dair ifade edilmiş ayrıntılı paragrafları vardır.
Gillian Tett 50 yaşında Londra’lı bir İngiliz kadını. Cambridge’de Sosyal Antropoloji Doktorası yapmış. 1993 yılında Financial Times gazetesinin Sovyetler Birliği ve Avrupa muhabirliği yapmaya başlamış, sonra Tokyo büro şefi olmuş, sonra ABD’de Columbia Üniversitesi'nde gazetecilik eğitiminde danışmanlık yaparken, FT gazetesinde Lex adlı bir sütunla da iyice şöhrete ulaşmış. Şimdi ise Financial Times ABD’de “USA Managing Editor “ olarak, ve finans uzmanı olarak çalışıyor.
'Kıdem tazminatı fonu’ iş hayatına yeni bir soluk getirmesi bekleniyor. Planlanan sistemle uzun süre aynı işyerinde çalışan bir kişi tazminatını yakmadan istifa ederek yeni bir işe geçebilecek.
İnsanlık tarihinin en kadim mevzuları, güncel uluslararası siyasetin en tartışmalı konuları onun etrafında dönüyor. Daha da ötesi, dünyada başka hiçbir şehre benzemeyen yönleri var Kudüs’ün. Mimari çeşitliliği, sosyal dokusu, kültürel özellikleriyle, bir benzeri yok. Kudüs şimdiye kadar ya salt bir siyasi konu ya da dini bir mevzu olarak gündemimize girdi. Çoğunlukla da gerilim ve çatışmanın konusu olarak. Oysa o ancak derin bir bilgelikle anlaşılabilecek bir olgu. Dini, kültürel, sosyolojik, siyasi anlamıyla çok yönlü bir bakış gerektiriyor.