5 Haziran 1963’te ünlü “Johnson Mektubu” geldi. ABD Başkanı, NATO’yu da işin içine sokarak, Türkiye’yi tehdit etti. Son derece küstah bir dil kullanarak, kendilerinin izni olmadan o harekâtın yapılamayacağını yazdı. “Size o silahları biz verdik, kullanamazsınız” dedi. Türkiye’nin böyle bir adım atması halinde, NATO’nun verdiği bütün taahhütlerin ortadan kalkacağı tehdidinde bulundu. İşte mesele budur!.. ABD, bugün de aynı sistemi devam ettirmeye çalışıyor. Dün olduğu gibi bugün de ipleri elinde tutmak ve bize sürekli olarak kendi menfaatlerini dayatmak istiyor. Bugünkü S 400 meselesinin özü budur! Halen anlayamayan var mı?
Suriye’de, Irak’ta Türkiye’nin boynuna idam ipini geçirmek için uluslararası güçler ve terörist “arkadaşlar” tam teyakkuz halinde harekete geçmişken, kendi devletini ve ordusunu suçlayan bir ana muhalefet partimiz var. Şu anda görünen bu. Ve eğer ben vatandaşlarımızı tanıyorsam, bu tutumdaki bir partiye dün olduğu gibi, yarın da sittin sene iktidar yüzü göstermez. Hasılı, ne çilekeş bir halkmışız biz.
Hadi ulan, yürüyün gidin işinize!.. Ona bakarsan biz de sizin gibi müttefiklerden çok endişeliyiz!.. Ve hatta ‘S-400’ler uyumlu değil, olmaz...’ diyen Kılıçdaroğlu da kendi çapında endişeli! (Hem de “kavgaysa kavga” diyecek kadar...) Anlayın artık. Başaramadınız, başaramayacaksınız da... Güçlü ve bağımsız Türkiye’yi kabullenin, Erdoğan’a da alışın artık... Yoksa, kavgaysa kavga.., İsterseniz maraton Kemal’i de alın yanınıza.., Atletse atlet, donsa don... Yetti ulan?!..
Eğitimin esas sorununun bir eğitim felsefesine, bir pedagojik bir yaklaşıma dayanıp dayanmamasıyla ilgili olduğunun altını çizmiştim. Şunu da öğretelim, bunu öğretmeyelim mantığıyla hazırlanan programalar ne kadar iyi hazırlanırsa, ne kadar çok şey öğretmeyi amaçlarsa amaçlasın bir pedagojik anlayışa bir eğitim felsefesinin bütünlüğüne sahip değillerse o zaman ‘okul’ hızlı bir şekilde kursa/dershaneye anlayışına dönüşür, ‘okul’ olmaktan çıkar. Bunun sebep olacağı sorunlar saymakla bitmez fakat en önemlisi öğrencinin şahsiyetinin gelişmesini ‘tahrip etmesi, parçalı hale’ getirmesidir.
Bay Janot, Lula da Silva ve ondan sonraki Başkan Bayan Dilma Rousseff’i ve de sol eğilimli partilerini de de mahkum ettiriyor. Bay Janot benzer ithamları bugünkü Mr. Temer’in kendisi ve Demokratik Parti adlı partisi için de yapıyor. JBS adlı en büyük et üretimi şirketinin sahibi Bay Batista ile bir istihbaratçı olan Marcelo Miller ve de şirketin yöneticisi Ricardo Saud arasındaki para pazarlıkları da tape kaydına alınmış. Batista ve Saud şu anda göz altına alınmış durumda. Eski Başkan Lula ise 10 yıllık hapis için mahkemede! Breziya’da yaşam oldukça zor!