Biliyorsunuz, bakanlarımızın soydaşlarımızla buluşmalarına faşizan uygulamalarla izin vermeyen, Türkiye kökenli AB vatandaşlarına polis ve köpeklerle saldıran Avrupa ülkeleri çok alıngan çıkmışlardı. Söz konusu hayır kampanyası olunca veya terör örgütleri faaliyetlerine karşı çok hoşgörülü olan Avrupalı devletler, evet kampanyası yapanlara dönük kabul edilemez davranışların Nazi zihniyetini çağrıştırdığını duyduklarında çok öfkelendiler.
Türkiye, anayasa referandumuna giderken ilginç bir durumla karşı karşıyadır. Gün geçmiyor ki herhangi bir Avrupa ülkesinde ne kadar terör örgütü varsa bir araya gelsin ve başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere açıkça Türkiye’yi hedef gösteren eylem yapmasın. Bu terör örgütlerinin yanında/arkasında kim vardır? Bu olayların tesadüfen meydana geldiğini düşünmek saflık olacağı için, bu örgütlerin arkasında o ülkelerin istihbarat örgütlerinin bulunduğunu söylemek sadece malumun ilamı sayılmalıdır.
Önümüzde krizi fırsata çevirme şansımız var. Herkesin başını kuma gömdüğü, sorunlarını dışarıya yansıttığı ve konjonktüre sığındığı bir dönemde Türkiye, uzun vadeli yatırımlarla ve sorunlarını kendi dinamikleriyle çözerek bu yeni küresel sistemin kurucu aktörlerinden birisi olabilir.
Ryan Krugman’a göre seçim öncesi , ABD bütçesini hazırlarken garibandan kısıp zenginlere fon aktarmayı ayarlamış. Bu da zenginlere verginin düşrülmesi ile gerçekleştirilmiş. Krugman o günlerden beri Ryan’ı izlemekte imiş. Ama bu sefer iş farklı yöne gitti. ABD’de Devletin “Congressional Budget Office” kurumu Ryan’ın söylediklerinden neyin doğru neyin yanlış olduğunu ortaya çıkarmış. Bu nedenle sağlık kanunu da bugün yarın Trump tarafından geri çekilecek gibi görülüyor. Yaşayacak ve göreceğiz!
Yapılan düzenlemelerle doğum yapan kadınlara önemli haklar tanındı. Birçok çalışan henüz verilen destek ve ücretli izin, part-time çalışma gibi haklardan habersiz. Herkese tanınan bu hakları işverenin kullandırmama lüksü bulunmuyor.