Gurebâ'dan Memleket'e, Devlet'ten Şehir Hastaneleri'ne...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın '14 yıllık hayalim' dediği şehir hastaneleri geleneği Selçuklu'dan günümüze devlet tarihinde önemli bir yer tutuyor
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, "14 yıllık hayalim" dediği şehir hastaneleri projesi Selçuklu'dan günümüze ulaşan çok köklü bir geleneğe karşılık geliyor...
2/40
ÖNCE DARÜŞŞİFALAR VARDI
Selçuklular zamanına kadar giden bu sosyal proje Darüşşifalar olarak isimlendirilmişti. Hayırseverler tarafından vakıf olarak inşa ediliyor ve buralarda yoksullar ücretsiz tedavi ediliyordu. Ancak bu kurumlar ülkenin her yerinde bulunmuyordu.
3/40
FATİH'İN FERMANI YENİ BİR MİLAT OLDU
Selçuklu'nun Darüşşifa geleneği Osmanlı'da daha da sağlam bir şekilde kurumlaşarak devam etti. Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'da hastaların bakımı ile ilgili fermanı bir anlamda Osmanlı Devleti'nin bu konudaki yaklaşımına ışık tuttu. Bu fermana göre, evlerde hasta olup olmadığını araştırmak için tek tek kontrol edilmekde, evde tadevi edilemeyen hastaneler kendilerinden bir karşılık beklemeksizin, darülacezeye kaldırılmaktaydı.
4/40
FATİH'İN TARİHİ VASİYETİ... " (...) Bu gayr-ı menkulatımdan elde olunacak nemalarla İstanbul'un her sokağına ikişer kişi tayin eyledim... Ayrıca 10 cerrah, 10 tabip ve 3 de yara sarıcı tayin ve nasb eyledim. Bunlar ki ayın belli günlerinde İstanbul'a çıkalar, bila istisna her kapıyı vuralar ve o evde hasta olup olmadığnı soralar; var ise şifası şifayap olalar. Değilse kendilerinden hiçbir karşılık beklemeksizin Darülaceze'ye kaldıralar, orada salah bulduralar... Ayrıca külliyemde bina ve inşa eylediğim imarethanede şehit ve şühedanın kavimleri ve medine-i İstanbul fukarası yemek yiyeler. Ancak yemek yemeye veya almaya bizatihi kendüleri gelemeyenlerin yemekleri güneşin loş bir karanlığında ve kimse görmeden kapalı kaplar içerisinde evlerine götürüle..."
5/40
İSTANBUL’DA SON ŞİFAHANE/İLK HASTANE:
YENİBAĞÇE GUREBA-İ MÜSLİMİN HASTANESİ
Çapa Arpaemini mahallesinde ( Yenibağçe ) Valide Sultan Camii yanında yer alan hastanenin inşasına 1261 ( 1845 ) yılında Sultan Abdülmecid’in annesi Bezmialem Valide Sultan’ın emriyle başlanmış, hastane iki yıl sonra düzenlenen bir vakfiye ile ” Evkaf-ı Mazbuta’dan olmak üzere ” kimsesiz, bakıma muhtaç ( garip ) erkek hastalara vakfedilmişti.Hastanenin erkek hastalara vakfedilmesinin nedeni kaynaklarda hep Valide Sultan’ın gördüğü bir rüyaya bağlanmıştır.Valide Sultan bir gece rüyasında 200 erkeği memnun ettiğini görmüş, ertesi günü rüya yorumcusuna bu rüyanın ne anlama geldiğini sorduğunda kendisine , ” Öyle bir hayır işleyeceksin ki dünya durdukça 200 erkek senden hayır ile bahsedecek ” denilmiş, böylece zaten İstanbul’un ihtiyacı olan Batılı anlamda modern bir hastanenin kurulması ve 200 yataklı erkek hastanesi olması kararı verilmiştir.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde sadece müslümanlar değil Yahudi, ermeni, Rumlar da kendi cemaetleri için ücretsiz hizmet veren hastaneler kurmuşlardı. Özellikle Rumların ve Ermenilerin İstanbul'da 17. yüzyıldan itibaren kendi kurumları bulunmaktaydı. Osmanlı Sultanları bu kurumları desteklemiş, bunlara maddi yardımda bulunmuşlardır. Özellikle bugün İstanbul Yedikule'de bulunan Ermeni ve Rum hastaneleri halen kullanılmakta olan en eski hastanelerdir ve "acize yardım" fikriyle oluşturulmuş yapılarını sürdürmektedirler. (Fotoğrafta 1853 senesi Balıklı Rum hastanesi ahşap yetimhane binası ve kagir yapıları görülüyor)
7/40
GUREBA HASTANESİ GARİBANLAR İÇİN YAPILDI
İstanbul Üniversitesi Deontoloji ve Tıp Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nil Sarı, Ahmet Zeki İzgöer ve Ramazan Tuğ ile birlikte çok özel bir çalışmaya imza atmıştı. Sarı bir söyleşisinde "Gureba isimli hastanelerin bu dönemin başlıca eserlerinden biri olduğunu anlatan Sarı, "Biz hep övünerek anlatırız Osmanlıda darüşşifalar kuruldu diye. Ama şöyle bir bakıyorsunuz 450 sene içinde yıkılan-yıkılmayan 9-10 taneyi geçmez. Oysa bir saltanat döneminde yüzlerce hastane. Düşünebiliyor musunuz. Gureba hastaneleri aynen bu maksatla yapılıyor." demişti.
8/40
‘HASEKİ HASTANESİ, TÜRK TARİHİNİN İLK KADIN HASTANESİDİR’
Osmanlıda kadınlar için hastaneler yapılmadığını, ancak bu anlayışın son dönemde değiştiğini belirten Sarı, kadınların mecbur kalınmadığı sürece evlerinde tedavi edildiklerini, Abdülhamit döneminde kadınlar için muazzam kadın hastaneleri kurulmaya başlandığını kaydetti. Haseki Hastanesi'nin Türk tarihinin ilk kadın hastanesi olduğunun altını çizen Sarı, ancak yıllar içinde pavyonlar şeklinde büyük bir kompleks olan yapının yok edildiğini söylemişti.
9/40
ÖZEL HASTANEYE FAKİRLERE BEDAVA BAKMA ZORUNLULUĞU
Sultan Abdülhamit'in pek çok hastaneyi kendi cebinden para ödeyerek yaptırdığını, Haydarpaşa'daki tıbbiye, Hamidiye Etfal Çocuk Hastanesi, Darülaceze'nin bunlar arasında yer aldığını belirten Sarı, Abdülhamit döneminde çıkarın özel hastanelerle ilgili yönetmeliğin de bugüne bakan yönüyle dikkat çekici yönleri olduğunu hatırlatarak şu bilgileri veriyor: "Osmanlıda hekimlerin dükkan adı verilen muayenehaneleri vardı. Hem darüşşifa yani bir kurumda çalışıyor hem de özel dükkanı (muayenehane) var. Hani bugün deniyor ya muayenehane olmaz, o zaman var. Bunun için özel bir yönetmelik hazırlanmış ve içinde fakir fukara ile ilgili çok ciddi maddeler var. Bir kere fakirlik kağıdı getiren ya da tedavisini üstlenemeyeceğini anlatan bir evrakla gelen kişilere özel hastanelerde parasız bakılacak. Başka bir maddede ise en az sanıyorum yüzde 10 kadarına da parasız yapma mecburiyeti getiriliyor. Yani değil devlet hastanesini özelleştirmek özel hastanelere kamuya hizmet görevi yüklüyor."
10/40
MEMLEKET, MİLLET, DEVLET HASTANELERİ
İlk hastanelerin yapılış hikâyelerindeki zorluklar hizmet verdikleri sürece de devam etmiştir. Ülkenin farklı yerlerinde kurulan bu hastaneler siyasi, toplumsal değişimlerin uğrak yerlerinden olmuşlardır. Bunun bir göstergesi hastanelerin isimlerininsiyasi döneme göre değişmesidir. "Gurebâ Hastaneleri" ve Osmanlı Padişahı II. Abdühlamid zamanında "Hamidiye Hastanesi" adıyla kurulan hastaneler devam eden İttihat Terraki dönemi ile birlikte ve Cumhuriyet'in ilk yıllarında "Memleket Hastaneleri" adını almışlardır. Bir kısmının ismi 1940'larda "Millet Hastanesi" olarak değişmiş, çoğunlukla da 1950'lerde Sağlık Bakanlığı'nın kurulması ile birlikte "Devlet Hastanesi" olmuştur. Günümüzde ilk resmi ilk ismi ile ulaşmış olan tek hastane, İstanbul'daki Vakıf Gurebâ Hastanesi'dir...
(Fotoğrafta 12 Mart 1843 yılında fakirlere yardım etmek amacıyla kurulan, o zamanki adıyla Vakıf Gureba olan Bezmialem Vakıf Üniversitesi Hastanesi bugün 174 yaşında)
11/40
İŞTE GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE ULAŞABİLEN BAZILARI DA FOTOĞRAFLARDA KALAN TARİHİ HASTANELER
Sultan II. Abdülhamit döneminde açılan Adana Gurebâ Hastanesi.
Abdülhamit'in hastaneyi, kuşpalazından ölen kızı Hatice Sultan için yaptırdığı söylenir. Ancak bu doğru değildir. Tarihi kayıtlara göre kızı bu hastalığa yakalanıp ölmeden yıllar önce böyle bir çocuk hastanesine ihtiyaç olduğunu kendisi düşünüyor. Yani kızı hastalığa yakalandı öldü de onun anısına yapılmıyor...
34/40
ELAZIĞ EMRAZI AKLİYE VE ASABİYE HASTANESİ/Elazığ Rus Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi
35/40
KASTAMONU MEMLEKET HASTANESİ
36/40
BİLECİK MEMLEKET HASTANESİ
37/40
ADAPAZARI BELEDİYE HASTANESİ
38/40
MERSİN MEMLEKET HASTANESİ
39/40
URFA MEMLEKET HASTANESİ
40/40
ERDOĞAN: ŞEHİR HASTANELERİ AŞKIMDIR
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan '14 yıllık hayalim' dediği şehir hastaneleri için 'aşkımdır' demişti. İlki Yozgat'ta hizmete giren şehir hastaneleri Mersin ve Isparta Şehir hastaneleri törenle açıldı. Mevcut projeler tamamlandığında Türkiye 43.796 nitelikli yatak kapasitesi kazanacak. İşte diğerleri İstanbul Sancaktepe , İstanbul Başakşehir , İstanbul İkitelli, İstanbul Üsküdar, Ankara Etlik , Ankara Bilkent , İzmir Bayraklı, Bursa, Adana, Yozgat, Eskişehir, Antalya, Balıkesir , İzmir (Güney) Tepecik, Gaziantep, Erzurum, Manisa, Kayseri, Kocaeli, Konya, Diyarbakır Yenişehir, İzmir Tınaztepe, Elazığ, Kütahya, Tekirdağ, Denizli, Ankara Sincan, Şanlıurfa, Samsun ve Trabzon Şehir Hastanesi.