Siyasete 1968'de Şarkışla'da Genç Ülkücüler Hareketine katılarak adım atan Yazıcıoğlu, 1972'de Ankara'ya geldikten sonra Ülkü Ocakları Genel Merkezinde görev aldı. Yazıcıoğlu, önce Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcılığı, sonrasında da Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı görevlerini yürüttü.
"Eller silah değil, kalem tutmalı"
Anadolu gençliğinin okuyarak adam olması, milletine ve vatanına hizmet etmesi gerektiği düşüncesiyle hareket eden Yazıcıoğlu, 24 yaşındayken devrin Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'e mektup yazarak, "Eller silah değil, kalem tutmalı." diyen bir gençlik lideriydi.
Yazıcıoğlu, "MHP ve ülkücü kuruluşlar davası" sanığı olarak yargılanırken 5,5 yılı hücrede olmak üzere 7,5 yıl Mamak Cezaevi'nde kaldı. Dava sonunda Yazıcıoğlu, herhangi ceza almadı.
Milletini ve devletini "aşk" derecesinde seven Muhsin Yazıcıoğlu, darbe döneminde tüm yaşadıklarına rağmen Avrupa Birliği İnsan Hakları gözlemcilerinin "İşkence yapılıp yapılmadığını" sorması üzerine "Türk devletini size şikayet edecek birisi değilim." diyerek yaşadıklarını sineye çeken ve devletine küsmeyen bir lider olarak 1987'de yine milletine hizmet için siyasete kaldığı yerden devam etti.
"Türk, Anadolu'da bin yıldır hükümran olan ve İslamiyet ile bir araya, aynı hedefe yönelen büyük bir milletin adıdır. Fatih, Selahaddin Eyyubi, Sokullu, Mimar Sinan, Mevlana, Mehmet Akif bu coğrafyaya İslamiyet'i nakşetmiş Türk ulularıdır. Milletimizle, bin yıldır İslamiyet'in şerefiyle şereflendiği, İslam sancağını zirvelere diktikleri için iftihar ediyoruz. Bu tarihin ve kader birliğinin bu topraklardan yükselecek yeni bir hamleye sağlam bir başlangıç teşkil ettiğine inanıyoruz." diyerek bir grup arkadaşıyla Milliyetçi Çalışma Partisinden ayrılan Yazıcıoğlu, 1993'te Kurucu Genel Başkanı olduğu Büyük Birlik Partisini (BBP) kurdu.
"Hazineden yardım almadan siyaset yapan tek partiyiz. İlk defa helikopter kiralayarak miting yapıyoruz. Seçimlerde iddialıyız." diyen Genel Başkan Yazıcıoğlu'nun da içinde bulunduğu helikopter, Kahramanmaraş'ın ardından Yozgat'ta yapacağı mitinge giderken 25 Mart 2009'da Göksun ilçesi kırsalında düştü.
Mamak zindanlarının en acımasız döneminde bile bu acıdan bir mefkure oluşturan, umudunu kaybetmeyen Yazıcıoğlu'nun, "Gül, gül ki gül yüzünde binlerce güller açsın / Gül bahçesi gül yüzünden sevgi topla demet demet / Sevgide güller açsın, güller sevgi dağıtsın / Sevgiyle bakıyor gül gibi görüyorsan sen bahtiyarsın..." şiiri unutulmuyor.
İdeali, "Bir hayalim var. Başını örtenle açanın, aynı üniversitede yasaksız, kavgasız, kardeşçe yaşadığı bir ülke hayal ediyorum. Bir hayalim var, Türk, Kürt, Alevi, Sünni ayrımı olmadan zengin ve fakir ayrıcalığı görülmeden, imtiyazsız, sınırsız bir Türkiye istiyorum." sözlerinde hakikat bulan Yazıcıoğlu, "Namlusunu millete çevirmiş tanka asla selam durmam." diyerek oyunu bozan ilkeli ve kararlı bir çıkış göstermişti.