Ülkemiz coğrafyasında birçok bölge kara kış ile boğuşurken Adana ne soğuk, ne de sıcak. Başta ünlü gastronomisi ve üzülerek belirtmeliyim ki az bilinen tarihi dokusu ve kültürel zenginlikleriyle Adana aslında harika bir kış turizm destinasyonu.
Dursun TOPÇU
MERKEZEE BİR SAAT UZAKTLIKTA
İç turizmde çeşitliliği artırmak hedefiyle başlatılan şehir tanıtımları kapsamında bulunduğum Adana'da Anavarza Kalesi ve Antik Kenti'ne hayran kaldığımı belirtmeliyim. Anavarza Kalesi ve Antik Kenti Adana'nın Kozan İlçesi Dilekkaya Köyü sınırları içinde. (Aslında Dilekkaya Köyü antik kentin içinde demek daha doğru) Antik kentin Kozan'a uzaklığı 30 dakika, Adana'ya mesafesi ise yaklaşık bir saat.
'KENT ROMALILARLA BÜYÜDÜ'
12-13 yıl önce kazılara başlanan Anavarza'nın, antik bir Kilikya şehri olduğunu ifade eden Kültür Bakanlığı Adana Müze Müdürlüğü'ne bağlı Arkeolog Umut Olukçu, Antik kentin M.Ö. 17 yılında Romalıların hâkimiyetine girdikten sonra büyüyüp gelişerek Anadolu'nun en önemli metropollerinden biri konumuna yükseldiğini belirtti.
'AGUSTUS İLE TARİH SAHNESİNE ÇIKTI'
M.Ö. 19'da Roma İmparatoru Agustus'un bölgeye gelmesiyle kentin tarih sahnesine çıktığını söyleyen Arkeolog Umut Olukçu, "Kent Agustus sonrası önem kazanıyor. Hatta ona ithafen kentin adını değiştiriyorlar. Roma döneminde büyük bir imar faaliyeti başlıyor. Özellikle Adrian dönemiyle birlikte bu zirveye çıkıyor. Birçok anıtsal yapı bu dönemde inşa ediliyor" bilgilerini verdi.
'KAZILARA YENİ BAŞLANDI'
Antik kentin en gözde eseri zafer takının büyük Parth zaferi sonrası Makrianus tarafından yaptırıldığını belirten Olukçu, "Antik kentin içindeki cadde 32 metre genişliğinde. Dikkat ederseniz taşların üzerinde atlı arabaların akslarının izlerini görebilirsiniz. Önde 4 metre yüksekliğinde, 3,5 metre aralıklarla yerleştirilmiş sütunlar, arkalarında ise kamu binaları ve dükkânların olduğunu değerlendiriyoruz. Kazılara yeni başlandı diyebiliriz. Belki bir daha buraya geldiğinizde ayağa kaldırılan bambaşka eserler göreceksiniz. Çünkü kazılarımız izinler sonrası devam edecek" diye konuştu.
'4 ANFİTİYATRODAN BİRİ BURADA'
Türkiye'deki 4 anfitiyatrodan birinin burada olduğuna dikkat çeken (Henüz tam anlamıyla ortaya çıkarılmadı) Umut Olukçu, sütunlu cadde, hamam, kilise kalıntısı, tiyatro, stadyum, su yolları, kaya mezarları, kentin batısında bulunan nekropol, antik yol, deniz tanrıçası Thetis'e ait havuz mozaiği, 3 girişli zafer takı ve ovanın ortasında bir ada gibi yükselen tepe üzerindeki orta çağ kalesinin antik kentin önemli eserlerinden olduğunu belirtti.
'2014'TE UNESCO LİSTESİNE GİRDİ'
Kazılarda Sağlık ve Temizlik Tanrıçası Hygieia'nın heykelinin bulunduğunu söyleyen Umut Olukçu, "Buluntu, Adana Arkeoloji Müzesi'nde sergileniyor. Ayrıca dünyanın günümüze kadar gelebilmiş en eski tıp-eczacılık kitabının yazarı olan Hekim Dioscurides, Anavarza'da yaşadığını biliyoruz. Anavarza Antik Kenti, UNESCO Dünya Miras Geçici Listesine 2014 yılında kaydedildi" dedi.
'50 YIL KAZMAK GEREKİYOR'
Efes'in 1890'lardan beri kazıldığına dikkat çeken Umut Olukçu, 4 bin dönüm arazi üzerine kurulu Anavarza Antik Kenti'nin Efes'in 3 katı büyüklüğünde olduğuna dikkat çekti. Kazıların Adana Valiliği ve Çukurova Kalkınma Ajansı'nın katkılarıyla yürütüldüğünü belirten Olukçu, "Burası kapladığı alan olarak Efes'in 3 katı ama Efes ile kıyaslamak için buranın en az 50 yıl kazılması gerekir. Bu arada günümüze ulaşmış eski fotoğraflarda buranın pamuk tarlası olduğu görülüyor. Geçmişti çiftçiler antik kentin üzerinde tarım yapıyordu" diye konuştu.
MÜZE ORTADOĞU'NUN EN BÜYÜĞÜ
Anavarza Kalesi ve Antik Kenti'ni ziyaret ettikten sonra Adana'da görülmesi gereken yerlerden biri belki de en önemlisi Arkeoloji Müzesi. Seyhan ilçesinin Döşeme Mahallesi'ndeki eski Millî Mensucat Fabrikası'nda bulunan müze Türkiye'nin en eski müzelerinden. 2017 yılında Eski Millî Mensucat Fabrikası'nda ziyarete açılan Adana Arkeoloji Müzesi gerek yerleşkesi gerekse eserleriyle çağdaş müzecilik anlayışına uygun bir şekilde tasarlanmış.
8 SALONU BULUNUYOR
Türkiye ve Ortadoğu'nun en büyük müzesinde Prehistorik dönemden itibaren insanlık tarihine ilişkin bilgilerin metinler, görseller, dioramalar ve canlandırmalarla sunulduğu sekiz salon bulunuyor. Müze koleksiyonu, tarih öncesi dönem eserlerinin yanı sıra Hitit, Asur, Fenike, Frig, Arkaik, Hellenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait taş eserler, heykeller, kitabeler, lahitler, steller ve mimari parçalar gibi objeleri; ayrıca pişmiş topraktan üretilmiş çanak, çömlek, çeşitli kaplar, silindir ve damga mühürler, sikkeler ve diğer arkeolojik buluntuları içermektedir.
HEKTOR'UN LAHİTİ
1958'de Tarsus'ta bulunup Adana Arkeoloji Müzesi'ne taşınan Hektor Lahiti, müzenin önemli eserlerinden. Lahitin uzun yüzlerinden birinde, Truva kahramanlarından Hektor'un fidye karşılığında kurtarılması, sağda Kral Priamos'un Akhilleus'ten yardım istemesi ve solda kralın arabasından inmesi, arka planda ise ejderhaları tasvir eden kabartmalar bulunuyor.
RAMAZANOĞLU KONAĞI
Ramazanoğulları Beyliği döneminde inşa edilen ve halen kültür merkezi olarak kullanılan Ramazanoğulları Konağı, Türkiye'deki en iyi örneklerinden biri. Mısır'ın Memlûk konaklarına benzeyen bu önemli eser, 1495 yılında Halil Bey tarafından tamamlanmış. Osmanlı döneminde konak, Kanuni Sultan Süleyman ve I. Selim de dâhil olmak üzere, Adana'yı ziyaret eden sultanların ikametgâhı olarak hizmet vermiş.
1998 DEPREMİNDE HASAR GÖRDÜ
Alt kesimi kesme taştan, üsttü tuğladan yapılmış konak, 1983 yılında kapsamlı bir şekilde yenilenmiş. Asma kat, mutfak, iki oda ve ara koridordan oluşan yapı, 1998 Adana depreminde hasar görmüş ve bundan sonra Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilmiş. Konağın işletmesi daha sonra Çukurova Üniversitesi'ne kültürel merkeze dönüştürülmek üzere verildi ve 3 Haziran 2009'da konak halka açıldı. Konak, günümüzde konferanslara, toplantılara ve konserlere ev sahipliği yapıyor.
YAĞ CAMİİ
Yağ Camii Adana merkezde, eski çarşı içinde konumlu. 1501 yılında Surp Hagop Ermeni Kilisesi, Ramazanoğlu Halil Bey'in emri ile camiye çevrilmiş; bu ibadethane yöre halkının ihtiyacını karşılamakta yetersiz kalınca Halil Bey'in oğlu Piri Mehmet Paşa yanı başına yeni bir cami yaptırmış ve iki yapı birleştirilmiş.
ÖNÜNDE YAĞ SATILIYORDU
Minaresi 1525'te yapılan cami, Piri Mehmet Paşa'nın bitişiğine inşa ettiği medrese ile bir külliye olmuş. 19 yüzyılda önünde yağ satışı yapılan bir pazar kurulduğundan halk arasında Yağ Cami olarak anılıyor. 1998 Adana depreminde hasar gören cami, geniş çaplı onarım gördükten sonra yeniden ibadete açılmış.
SUTUNLARI DİKKAT ÇEKİYOR
Yağ Camii, Selçuklu Ulu Camileri karakterinde ve sütunlarıyla dikkat çekiyor. Yapıya sonradan eklendiğini öğrendiğimiz bir anıt gibi büyük ve görkemli bir avlu kapısı var. Malzeme olarak kesme taş ve tuğla kullanılmış. Medresenin kare plânlı ve üzeri kubbeli dershanesinin saçakları, devrin ahşap işçiliğini gösteriyor.
ADANA ULU CAMİİ
Ramazanoğulları Camii veya Adana Ulu Cami, Adana'da bulunan 16. yy.'dan kalma bir cami. Ramazanoğulları Beyliği'nin başyapıtı olan cami, şehrin en önemli tarihi yapılarından birisi. 1998'de Sabancı Merkez Camii hizmete açılana kadar Adana'nın en büyük camisiymiş. Yapımına Ramazanoğlu Halil Bey tarafından 1509'da başlanmış, Halil Bey'in ölümü üzerine oğlu Piri Mehmet Paşa tarafından 1541 yılında tamamlanmış.
PORTAKAL VE FESTİVALİ SEVİLİYOR
Adana, ülkemizin en önemli tarım merkezlerinden ve narenciyede Türkiye ihtiyacının üçte birini karşılıyor. 2023 yılı TÜİK verilerine göre Adana 744.986 dekar alan ve 3.115.733 ton ile Türkiye turunçgil üretiminde % 39,5'luk pay ile birinci sırada yer alıyor. Sıcak havanın verimi etkilediği ve kent genelinde 149 bin dönüm alanda ekilen portakaldan ise geçtiğimiz yıl 371 bin ton rekolte elde edilmiş. Türk topraklarına Portekiz'den (Portugal) geldiği için bu ismi alan portakal, Adanalılar için sadece bir meyve de değil aynı zamanda bir kültür. Öğrendiğime göre Adanalılar Türkiye ya da dünyanın neresinde yaşarlarsa yaşasınlar, Portakal Çiçeği Festivali'nde memleketlerinde olmak istermiş.
KEBAP TAMAM DA YA CİĞER
Adana deyince akla gelen ilk şey kuşkusuz kebap. Adım başı lezzet şöleni yaşatacak kebapçı, ocakbaşı ve seyyar dürümcüler sayesinde, Adana geziniz boyunca kebaba doyarsınız. Eski Adana diye anılan bölgede bulunan kebapçılarda, geleneksel Adana Kebabı yiyebileceğiniz çok sayıda mekân bulabilirsiniz. Unutmadan, Adana'ya özgü bir ritüel olan ''kahvaltıda ciğer'' denemek isterseniz de aynı bölgede çok sayıda alternatif var.
ALTIN RENKLİ BÖREK
Âdanalılar, "Adana'nın uzayan meşhur böreğini bir yiyen bir daha yemek ister" diyor. Adana mutfağıyla özdeşleşen bu börek, baklavalık yufka, kaşar peyniri ve çeçil peyniri ile hazırlanıyor. Börekleri fırına vermeden önce üzerine sürülen yumurta sarısı ona altın rengini veriyor. Ayrıca yumurta sarısı daha çıtır bir hal almasını sağlıyor.
TÜRKİYE'DEKİ EN BÜYÜK SAAT KULESİ
Seyhan'da Ali Münif Caddesi üzerinde bulunan Büyük Saat Kulesi'nin yapımına 1881'de Vali Ziya Paşa tarafından başlanmış, 1882'de Vali Abidin Paşa döneminde ise tamamlanmış. Kesme taştan yapılan, uzunluğu 32 metre olan saat kulesi, kare prizma şeklinde ve 4 yüzeyinde saat bulunuyor. Büyük Saat Kulesi şehir merkezine çok yakın. Hatta merkezden dolmuş, halk ve belediye otobüsleri ve metro ile gidilebilirsiniz. 8 metre genişliğindeki kulenin tepesine 110 basamaklı merdivenle çıkılıyor. Örme işlemi oldukça zor olan küçük taş tuğlalardan imal edilen saat kulesi 1998'deki Adana depreminden bile etkilenmemiş.