İşte Acun Ilıcalı'nın açıklamalarından satır başları...
Ben küçüklüğümde de mahallede olimpiyatlar yapardım. Gazoz kapaklarından madalya yapıp verirdik. Hayatım boyunca hep oyun içinde oldum, oynatan oldum. Şu anda baktığımız zaman da aynı şeyi yapıyorum. Benden iyi kimse çok kolay yapamaz.
Bunu çok fazla anlatmadım bu zaman kadar, lisede ders çalışmayacağım kesin, o dönem internet yok ama odaya da kapatılıyorsun ailen senin ders çalışmanı bekliyor. Odadayım çok sıkıldım ne yapayım diye düşünüyorum. Çünkü kendime bir oyun bulmam lazım. Kitabı açtım ve harf ligi kurdum, kendim de onun teknik direktörü oldum.
Ben odaya kapanıyorum dışarı çıkmıyorum. Dışarıdan sesler geliyor rahmetli babam 'bu sefer oldu' diyor. Ben içeride oyun oynuyorum. O zaman özel televizyonculuk yoktu tabii. Rahmetli babam da 'bu çocuk bir şey olacak ama ne olacağını bulamadım' diyordu.
Ataköy'de oturuyordum, Kadıköy'de okuyordum. Okula otostopla gidip geliyordum. Bir gün adamın biri arabasına aldı beni 'bir kız istemiştik ona bakmaya gidiyoruz, müsait misin'
dedi. Gittik. Adam kız istemiş reddetmişler adamla birlikte kızı istedikleri mahalleye gittik. Kızı sordu, bir sene önce memlekete gitmiş onu öğrendik. (gülüyor) 16 yaşında adamı
teselli ediyordum.
Barış iyi başladı çok da iyi gidiyordu ama bir sakatlık geçirdi. Sakatlık sonrası geri dönemedi. Seyirci oyun kazanmayanı artık şampiyon yapmaya çok meyilli olmuyor. Çok sayı almasa da kritik yerlerde oyun kazanmasını istiyor.
Korona döneminde Dominik'te bir sıkıntı yaşamadık ama tabii ki her türlü tedbirimizi alıyorduk. Bazen bu tarz olaylar başka fırsatlar doğuruyor mesleki açıdan. Tabii can kayıpları bizim için çok üzücü bir olay. Sektörel olarak televizyonculuk çok büyük darbe gördü diyemem. Reklamlar azaldı, o da normal. Bu arada ilk kez sana açıklayayım % 99 Amerika'da yayındayız Exathlon programıyla.