Balıkesir'in Bandırma ilçesinde 78 yıldır faaliyet gösteren, yetiştiricilerin damızlık ihtiyacını karşılayan, 6 bin küçükbaş ve 450 büyükbaş hayvanın bulunduğu tesiste paratüberkülozla ilgili genetik araştırma 2016'da başladı.
İnceleme ve testlerin ardından TLR2 geninin 650. aminoasit pozisyonunu taşıyan küçükbaş hayvanların, bu mutasyonun bulunmadığı hayvanlara göre paratüberküloza karşı 6,6 kat fazla genetik direnç gösterdiği belirlendi. Araştırmanın sonuçları, Nature dergi grubundan Scientific Reports'ta yayımlandı.
Enstitü Müdürü Veske, AA muhabirine, paratüberkülozun çiftlik hayvanlarında bakteriyel bir hastalık olduğunu, sığır, keçi ve koyun ırklarında yaygınlık gösterdiğini söyledi.
Araştırma 2 bin 200'den fazla koyun üzerinde yapıldı
Doç. Dr. Yalçın Yaman da başkanlığını yürüttüğü enstitünün Islah ve Genetik Bölümü bünyesinde hayvanlarda büyüme ve gelişme özelliği, yapağı ve et verimi ile ıslahla ilgili çalışmalar yaptıklarını dile getirdi.
Paratüberkülozun hayvanlardan insanlara bulaşabildiğine işaret eden Yaman, "İnsanlara hayvanların dışkıları ve sütleriyle bulaşıyor. Dışkıları ortamı kirlettiği için sütleri de pastörize edilse bile canlı kalabiliyor. Süt çok iyi kaynatılırsa ölüyor. Yapılan bazı çalışmalarda bebek mamalarında bile canlı paratüberküloz etkenine rastlanmıştır." açıklamasında bulundu.
Yaman, paratüberkülozun insanlarda kronik bağırsak enfeksiyonuna ve çeşitli otoimmün hastalıklara neden olabildiğine dikkati çekti.
Paratüberkülozla ilgili yaptıkları araştırmanın detaylarını aktaran Yaman, şu ifadeleri kullandı:
"Hastalığın tedavisi yok diyebiliriz. Aşılama imkanı bazı ülkelerde mevcut ama koruyuculuğu şüpheli görülüyor. Dolayısıyla hem tedavisi hem de korunması noktasında bu hastalıkla ilgili bir çıkmaz var. Tespit ettiğimiz mutasyonu taşıyan hayvanlar ise taşımayanlara göre hastalığa karşı çok çok daha dirençli. Bunun sonuçlarını yayımladık. Bir sonraki aşamada ise artık hayvanlarda damızlık seçme kriterlerimizde TLR2 genindeki mutasyonu taşıyıp taşımadığına da bakacağız. Bu mutasyonu taşıyan hayvanlara üreme imkanı verirsek, sonraki nesillerde kendiliğinden paratüberküloz hastalığına karşı genetik direnç yükselmiş olacak."
Merinos ve ramlıç gibi geliştirilmiş ırklarda paratüberküloza direnç sağlayan mutasyonun çok nadir, yerli ırklarda çok daha yoğun olduğunu gördüklerini anlatan Yaman, "Bunu hastalık test sonuçlarından da kolayca görebiliyoruz. Bu hastalıkları eliza testiyle teşhis ediyoruz. Yaptığımız eliza testlerinde paratüberküloz hastalığı merinos ırkında daha yüksekken, örneğin kıvırcık ve Gökçeada'da yüzde 3-4'lerde. Dolayısıyla hastalık ırk bazında farklılık gösterebiliyor." diye konuştu.