Prof. Dr. Erhun Eyüboğlu, kadın hastalıkları ve doğum uzmanı olan babası Ali Kamuran Eyüboğlu'nun izinden giderek, onun gibi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde okudu ve meslek hayatında önemli çalışmalara imza attı. Oğlu Atilla Eyüboğlu da aynı fakülteyi bitirip plastik, rekonstruktif ve estetik cerrahisinde uzmanlaştı.
Hekimlik mesleğine gönül veren baba-oğul, aynı hastanede çalışıyor ve beraber ameliyatlara giriyor.
14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Erhun Eyüboğlu, doktorluğu insanlara hizmet olarak gören babasından etkilenerek bu mesleği seçtiğini söyledi.
Eyüboğlu, "Babam İnegöl Devlet Hastanesi'nde başhekimlik dönemi sonrası emekli oldu. Hastalardan herhangi bir şey beklemeden onlara hizmet ederdi. Bazen yazdığı reçeteyi alamayacak durumda olan hastanın, reçetesini alacağı parayı da üzerine verirdi. Böylesi bir insani yaklaşımı vardı. Bulunduğu bölgede nüfusun yarısından fazlasının doğumunu herhalde o gerçekleştirmişti. Çok sevilen, tanınan ve sayılan bir kişiydi. Bunlar da beni etkilemiş olabilir. Ama küçüklükten beri cam kenarlarından hastanenin adli tıp bölümünde böyle gizlice otopsileri seyretmek, babamın ameliyatlarına kenardan köşeden girerek bakmak bana hep keyif vermişti." dedi.
Trabzonlu bir ailenin tek çocuğu olarak 1958'de Bayburt'ta dünyaya geldiğini belirten Eyüboğlu, "Doğum yerim aslında Cerrahpaşa gibi oldu. Çünkü Tıp Fakültesini orada okudum. İhtisasımı orada yaptım. Orada doçent, profesör oldum ve bütün meslek hayatım Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde geçti. 1989'da doçent ünvanı alarak İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı'nda göreve başladım. İnsan hayatına ve yaşama dokunmak çok önemli. Babamı örnek aldım. Genel Cerrahi uzmanı olmak idealimdi. Şükür onu da gerçekleştirmiş olduk." diye konuştu.
Kapalı ameliyatlara öncülük etti
Prof. Dr. Eyüboğlu, "Doçentliğim sıralarında laparoskopik cerrahi denen bir akım başladı. Kapalı ameliyat bunlar, kansız ameliyat diye bilinen ameliyatlar. Bizi çok heyecanlandırdı. Bu benim çok ilgi alanıma girdi. O dönemde çok hızlı bir şekilde yurt dışında birkaç yerde bulunduk. Onların eğitimini aldıktan sonra Türkiye'de de laparoskopi cerrahi yapmaya başladım. Türkiye'deki ilk kapalı, yani laparoskopik kalın bağırsak ameliyatını 1993'te Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde gerçekleştirdim. İsviçre'de bir workshopa da katılmıştım. Döner dönmez Türkiye'de de ilk kez laparoskopik cerrahi tedavisini reflü hastalığında gerçekleştirmiş olduk." ifadelerini kullandı.
Yaklaşık 10 yıldır sindirim sistemi cerrahisiyle uğraştığını kaydeden Eyüboğlu, "Bunların birçoğunu da kanser cerrahisi alıyor. Sindirim sistemi kanserleri cerrahisinde özellikle ileri kanser vakalarında uyguladığımız birtakım yöntemler var. Eğer uygun hastaysa, bunlara hem yaşam kalitesini hem de hayat beklentilerini uzatacak ameliyatlar yapıp hastalarımızı sağlıklarına kavuşturmaya çalışıyoruz." şeklinde konuştu.
Erhun Eyüboğlu, oğlu Atilla Eyüboğlu ile aynı hastanede doktorluk yapmaktan duyduğu mutluluğu ise şu sözlerle dile getirdi:
"Çok mükemmel, harika bir şey. Bir kere onunla çok gurur duyuyorum. Çalışkan ve mesleğini iyi yapan bir hekim oldu. Laparoskopik cerrahi geldikten sonra bir kamera alıp evde kendi standartlarımızda işler yapmaya bakarken, Atilla da bir kenardan bunları görüyordu. Bundan etkilenmiş olabilir. Mesleğini de severek yapıyor. Baba-oğul aynı ameliyatta bulunma şansımız oluyor. Tabii bir baba için bu anlatılamaz, tarif edilmez bir gurur."
Depremzedelerin tedavisinde görev aldı
Op. Dr. Atilla Eyüboğlu da ailesinde 3. kuşak hekim olduğunun altını çizdi.
Babası ve dedesi gibi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nden mezun olduğunu belirten Atilla Eyüboğlu, burada aynı zamanda hocası olan babasının adil davranmak adına kendisini diğer öğrencilerden daha çok zorladığını söyledi.
6 Şubat 2023'teki depremlerin ardından plastik cerrahlara çok ihtiyaç duyulduğunu, kendisinin de depremzedelerin tedavisinde görev aldığını aktaran Op. Dr. Eyüboğlu, şunları kaydetti:
"Depremzedeler aslında multidisipliner yaklaşması gereken bir konu. Sadece plastik cerrahi değil, dahiliye, genel cerrahi, iç hastalıkları, beyin cerrahisi sonuçta travma hastaları bunlar, ortopedi ile ortak çalışılan alanlar. Bizim de oradaki payımız yaraların kapatılması, yara iyileştirilmesi oldu. Kırıkların sarılması, yaraların kapanması gibi akut dönemdeki tedaviden sonra hastaları iyileştirip daha fonksiyon kazandıracak işlemleri yapmaya çalışıyoruz. Ülkemiz genel olarak bütün rekonstrüksiyonları ve estetik ameliyatları başarıyla yapabilen nadir ülkelerden biri. Birçok ülkeden hasta alıyoruz. İngiltere'den Kazakistan'a kadar birçok yabancı hastamız var. Bu da bizim ne kadar ileride olduğumuza ve başarılı işlemler yaptığımıza bir gösterge olabilir."