Elazığ'ın Keban ilçesinde elektrik üretimi ve sulama amacıyla 1965 yılında yapımına başlanan Keban Baraj Gölü, yaklaşık 47 yıl önce su tutmaya başladı.
Bu yıl yurt genelinde yaşanan kuraklık ve aşırı buharlaşma nedeniyle baraj suyunun çekildiği bölgede, binlerce yıllık tarihe ışık tutan bu iki höyük de gün yüzüne çıktı.
İncelemede bazı arkeolojik bulgu ve kalıntılara rastlandı
Müze Müdürü Kenan Öncel gözetiminde höyükleri inceleyen akademisyen Umut Parlıtı, arkeolog Özgür Şahin ve Ali Haydar İmre, bölgede halen birçok arkeolojik bulgu ve kalıntının olduğunu tespit etti.
Atatürk Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Araştırma Görevlisi Dr. Umut Parlıtı, AA muhabirine, Keban Baraj Gölü'nde suyun çekilmesiyle Pulur Sakyol ve Yeniköy höyüklerinin ortaya çıktığını ve yüzey araştırması yaptıklarını söyledi.
Höyüklerde yapılan incelemeler sonucu Kura-Aras Kültürü açısından önemli arkeolojik bulgular elde ettiklerini belirten Parlıtı, "Bunlardan en önemlisi Pulur Sakyol'un kuzeybatısında yer alan yerleşim içi mezarlığıydı. Biliyoruz ki Kura-Aras kültürü Milattan Önce 3200 ve 2200 yılları arasında Kafkaslardan başlayıp bulunduğumuz coğrafyaya buradan da Suriye'ye kadar yayılım gösteren önemli bir kültür. Anadolu açısından da oldukça önemli. Bu yerleşim içi mezarlar elit mezarlar olması açısından önemli. En yakın buna benzer örneği Arslantepe'de bulunmakta." dedi.
Parlıtı, höyüklerde yer alan mezarların son derece önemli arkeolojik veriler sunduğunu ve bu mezarların bir an önce arkeoloji dünyasına kazandırılması için kazı çalışmalarının yapılması gerektiğini dile getirdi.
"Burada şu an en az üç sanduka, bir çevrik mezar var"
Bölgenin 1970 yılında yapılan Keban Barajı kurtarma kazılarından sonra unutulduğunu ifade eden Parlıtı, şöyle konuştu:
"Kura-Aras Kültürü'nün kuzey yayılımında en uç noktalarından birini Pulur Sakyol ve Yeniköy höyüklerinin oluşturması çok önemli ve bu açıdan kilit rol üstelenen merkezlerden birisi. Kazısı yapıldı ama maalesef üçte biri kazılmadan sular altında kaldı. Şimdi suların gelgit yaparak ortaya çıkardığı mezarlar bu açıdan oldukça önemli. Yani yerleşim içinde biz mezar olduğunu biliyorduk ama yerleşim içinde bir mezarlık olması ayrı bir durum. Burada şu an en az üç tane sanduka, bir çevrik mezar var."