Zat-ı Şahaneleri Osmanlı Mülkünün Sultanı Abdülmecid Han'a
Aşağıda imzası bulunan biz İrlanda eşrafı, siz zat-ı devletlerinin mağdur ve perişan İrlandalılara karşı gösterdiğiniz alaka ve geniş kereminiz dolayısıyla minnet ve en derin şükranlarımızı arz için müsaade istirham ediyoruz. Yine ahalimiz adına ihtiyaçlarımızın görülmesi için siz zat-ı şahaneleri tarafından yapılan bin sterlinlik nakdî yardım sebebiyle teşekküre cesaret eyliyoruz.
Avrupa'nın en batısında, 4 bin 500 kilometre uzağımızda, tarih boyunca hiç karşı karşıya gelmediğimiz bir memleketin insanlarının, bugün Topkapı Sarayı Arşivi'nde muhafaza edilen üç-beş satırlık teşekkür mektubu, aslında ciltler dolusu kitaba sığmayacak bir insanlık örneğinin en açık ifadesiydi.
Yıl 1847 İrlanda
O dönemde Birleşik Krallık'ın bir parçası olması rağmen İngiltere tarafından tam bir sömürge gibi yönetilen İrlanda'nın, en önemli geçim kaynağı patatesti.
1845'te Amerika'dan gelen zehirli bir mikroskobik mantarın, patates ürününün üçte birini yok etmesiyle başlayan kıtlıkta, ertesi yılda ürünün %80'i tarlalarda çürüdü.
İrlanda halkının, açlıktan tohumluk olarak ayırdığı patatesleri de yemesi sonucu, kıtlık 1847'de zirveye ulaştı.
O dönem 8 milyon civarında olan nüfus, açlıktan dolayı gerçekleşen ölüm ve göçler nedeniyle 5 milyona kadar düşmüştü. İrlanda halkı açlıktan kırılıyordu.
Amerika Kıtası'nda yaşayan yoksul kızılderili kabilesi Çoktavların bile aralarında 170 dolar toplayıp İrlanda halkına destek olmaya çalıştığı bu dönemde İngiltere ve sömürgelerinden elde ettiği zenginlikler sayesinde oldukça parlak günler geçiren Avrupa'nın büyük ülkeleri bu faciaya tamamen kayıtsız kalmışlardı.
Ancak tarihten gelen Türk yardımseverliği burdada kendini gösterir ve Sultan Abdülmecid, kendisine yapılan herhangi bir yardım talebi olmamasına rağmen harekete geçerek, İrlanda halkına o dönem için oldukça önemli bir rakam olan 10 bin sterlinlik yardımda bulunmak istediğini büyükelçi aracılığı ile İngiltere Kraliçesi Victoria'ya bildirir.
Fakat dönemin, üzerinde Güneş batmayan imparatorluğu zengin İngiltere'nin kendi tebaası olan İrlanda halkı için gönlünden kopan, ancak 2 bin sterlin olmuştur.
Kendisinin ancak 2 bin sterlin yardımda bulunduğu İrlanda halkı için, Osmanlı'nın 10 bin sterlinlik yardım yapmak istemesi, Kraliçe Victoria'yı rahatsız eder.
İngiltere kraliçesinin kendi topraklarına dahil bir bölgeye, Osmanlı İmparatorluğu tarafından yapılmak istenen para yardımını engellemesi ve yardım miktarını onda bire düşürmesi, tarihe ibret verici bir olay olarak geçmiştir.
Muhtemel siyasi gerilimleri ve ulaşım güçlüklerini de göze alarak, 4 bin 500 kilometre uzaklıktaki İrlanda'ya muhtelif gıda malzemeleri, tahıl ve tohum yüklü üç gemi dolusu insani yardım gönderir.
İngiltere bunuda engellemek için elinden geleni yapar. Gemileri İrlanda'nın başkenti Dublin limanına sokmaz.
Ancak Osmanlı gemileri, ne yapar ne eder getirdiği yardımı Dublin'e 50 kilometre uzaklıktaki Drogheda limanına boşaltmayı başarır.
Osmanlı'nın bu alicenaplığı açlıktan, kıtlıktan ve hastalıktan kırılan İrlandalılara bir nebze olsun derman olmuş, pek çok kişiyi ölümden kurtarmıştır.
"Biz bir yandan açlık ve kıtlıktan kırılıp, bir yandan salgın hastalıklarla boğuşurken diğer Avrupalılardan hiç bir yardım ve destek görmedik. Ama sizin Osmanlı dedeleriniz, yardım olarak hem para hem de gemiler dolusu erzak gönderdiler. O zor günlerde bize insanca, dostça uzanan bu eli asla unutmayacağız. Siz her zaman desteklenmeye layık bir milletsiniz. Bunu çok iyi hak ediyorsunuz."
1995 yılında Drogheda kentinin kuruluşunun sekiz yüzüncü yılı sebebiyle yapılan törende, Drogheda belediye başkanı Frank Godfrey tarafından yaptırılan şükran plaketi, bu yardımı ölümsüzleştirmek adına Türk gemicilerin misafir edildiği eski belediye binasının duvarına çakılır.
2010 yılında Türkiye'yi resmen ziyaret eden ilk cumhurbaşkanı olan Mary McAleese'de düzenlediği basın toplantısında şu sözleri söylemiştir:
"Bir milyon İrlandalının hayatını kaybettiği büyük açlık döneminde, Türk halkının bize nasıl yardım ettiğini çok iyi hatırlıyoruz. İrlanda halkı bu eşine az rastlanır bonkörlük girişimini asla unutmadı."
Kaderin hoş bir cilvesi, Osmanlı gemilerinin yardımı ulaştırdığı Drogheda kentinin sembolüde, Osmanlı bayrağı gibi Ay Yıldızdı.
Takma adı 'Türkler' olan bordo-mavili Drogheda United Futbol Takımı, 2012 yılında Trabzonspor ile kardeş takım olmuştur.
Amerika'nın tarihinde vergi ödemeyi kabul ettiği tek anlaşma! İşte Hasan Paşa'nın eşsiz hikayesi...
-1710'lu yıllarda Dünyaya geldi. Ailesi ve nereli olduğu hakkında pek bir bilgi bulunmuyor. Çocukluğunun Trakya bölgesinde geçtiği bilinmektedir.
1738 yılında yeniçeri ocağına girip Belgrad kuşatmasına katıldı ve henüz toy olmasına rağmen büyük başarılara imza attı.
Kaderini değiştiren olay ise, kazandığı para ile aldığı bir gemiyi kullanarak İstanbul'dan, Cezayir'e yola çıkma kararıydı.
Yolculuk sırasında gemisi Akdeniz açıklarında bir İspanyol savaş gemisinin saldırısına uğradı. Bu çarpışmadan galip çıkan Hasan Paşa oldu.
Bu başarısından ötürü kendisine 'Cezayir Dayısı' unvanı verildi ve Tilemsen sancağının başına getirildi.
İstanbul'dan sıradan bir yeniçeri olarak yola çıkan Hasan Paşa, Cezayir'e ayak bastığında en çok saygı duyulan gemi kaptanlarından biri olmuştu.
Gittiği her yere zincir tasmasından tuttuğu aslanıyla beraber gidiyor ve ele geçirdiği gemilere aslanıyla beraber çıkıyordu.
Aslanlı Paşa efsanesi kısa zamanda Avrupa'nın tümünde korku ile anılmaya başlandı. Avrupalı ressamların çalışmalarına konu oldu.
Cezayir'de geçirdiği başarılarla dolu 20 yılın ardından 1761 yılında İstanbul'a geri çağrıldı ve kısa zaman içinde Devlet yönetiminde önemli kademelere getirildi.
1770 yılında Osmanlı Donanmasındaki tüm gemilerin Ruslar tarafından Çeşme'de yakılması ve Limni adasının kuşatılması üzerine, 3000 askeri ile yola çıkarak kalenin yönetimini eline aldı ve Rusları bölgeden defetti.
Bu başarısının ardından kendisine 'Gazi' ünvanı verildi ve 'Kaptan-ı Derya' rütbesi ile ödüllendirilerek Osmanlı Donanmasının başına getirildi.
Fakat ortada bir donanma yoktu. Hasan Paşa yakılan donanmanın yerine üç yıl içerisinde modern bir donanma hazırlattı. Üstelik gemilerin yapımının büyük bir bölümünü kendi cebinden karşıladı.
Cezayirli Hasan Paşa bu dönemde Akdeniz açıklarında arka arkaya pek çok Amerikan gemisi ele geçirdi.
O dönemde yeni bir ülke olan Amerika Birleşik Devletleri'nin donanması Osmanlı İmparatorluğu ile boy ölçüşecek durumda değildi.
Osmanlıca yazılan ve 22 maddeden oluşan anlaşmayla Amerika yıllık 12 bin altını Osmanlı Devleti'ne vermeyi kabul etti.
Bu anlaşma Amerika tarihinde yabancı dilde yapılan tek anlaşma olduğu gibi, yabancı bir devlete vergi ödemeyi kabul eden tek Amerikan belgesidir.
77 yaşındayken Padişah III.Selim tarafından sadrazam olarak atandıysa da bir kaç ay sonra hayatını kaybetti.
Osmanlı Denizciliğini geliştiren, günümüzdeki Deniz Harp Akademisinin temellerini atan, okulları kuran, kendi cebinden tershaneler, kışlalar ve camiiler yaptıran Cezayirli Gazi Hasan Paşa arkasında hiçbir evlat ve servet bırakmadı.