Yurt içinde ve yurt dışında durumu acil binlerce hastayı taşıyan ambulans uçaklar, Kahramanmaraş merkezli 10 ili etkileyen depremlerin ardından enkazdan yaralı çıkarılan vatandaşların da çeşitli şehirlerdeki hastanelere sevk edilmesi görevini yürütüyor.
İstanbul Atatürk Havalimanı'ndan bir doktor ve iki anestezi teknisyeninden oluşan ekiple havalanan uçağın ilk durağı Malatya Havalimanı oldu. Burada, geçmişte geçirdiği bir kaza nedeniyle felç kalan ve bakıma ihtiyaç duyan 39 yaşındaki Yeter Kaya'yı kara ambulansından alan ekipler Kahramanmaraş'a doğru yola çıktı.
Ambulans uçak, ortalama 2 bin kilometrelik bir uçuşun ardından Ankara Esenboğa Havalimanı'na iniş yaptı. Uçaktan kara ambulanslarıyla alınan Nedirli Ankara Bilkent Şehir Hastanesi'ne sevk edildi. Asigün ile Kaya da kentteki başka hastanelere götürüldü.
"Uçağımızı mobil bir yoğun bakım olarak adlandırabiliriz"
Ambulans uçakta görev yapan Dr. Güven Kırımlı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, afet sürecinde, deprem bölgesinde yaralanan kişileri daha güvenli merkezlere, büyükşehirlere, ileri tedavi alabilecekleri yerlere ya da yakınlarının yanına güvenli şekilde ulaştırmaya çalıştıklarını söyledi.
Dr. Kırımlı, bu kapsamda, depremden etkilenen yerlerdeki havaalanlarına giderek Sağlık Bakanlığının kara ambulanslarından hastaları teslim aldıklarını, Ankara, İstanbul ve İzmir gibi hangi şehre götürülecekse oradaki havaalanında ambulanslara teslim ettiklerini belirtti.
Şu anda iki yaralı depremzede ve bir hastayı taşıdıklarını anlatan Kırımlı, bu kişilerin sağlık durumlarına ilişkin şu bilgileri verdi:
"İki yaralımız var depremzede, genel durumları orta. Mevlüt Bey'in durumu bir tık daha iyi. Her ne kadar kol ve bacağında ampütasyonlar yapılmış olsa da hayati riski çok fazla bulunmuyor. Diğer hastamız Cuma Bey 85 yaşında. Hem yaşı gereği hem de beyin kanaması sebebiyle hayati tehlikesi mevcut. O nedenle gözümüz üzerinde. Amacımız, onu sağ salim, bir problem yaşamadan Ankara'daki hastaneye ulaştırabilmek. Diğer hastamız depremzede değil ancak deprem bölgesinde hastalanıp, hastaneye kaldırılıp sonrasında da ileri tedavi için Ankara'ya sevk edilen bir hasta. Eski bir yaralanması nedeniyle kolları ve bacaklarını hareket ettirebilen bir hasta değil. Bu hastamız da akciğer enfeksiyonu, astım atağı nedeniyle ilk olarak değerlendirilmiş ve ileri tedavi için de Ankara'ya gidiyor."
Dr. Güven Kırımlı, uçak ambulansın küçük bir yoğun bakımın şartlarına sahip olduğuna işaret ederek, "Solunum cihazlarından tutun monitörlerimize kadar ya da hastaya tedavi vereceğimiz infüzyon ve enjeksiyon pompalarından tutun bol miktarda oksijenimiz var. Gördüğünüz üzere birçok hastamızın oksijene ihtiyacı oluyor. Uçağımızı mobil bir yoğun bakım olarak adlandırabiliriz. Elimizden geldiğince güvenli bir şekilde gitmek istedikleri, planlanan yerlere götürmeye çalışıyoruz." diye konuştu.
Enkaz altında namaz kılan depremzede 120. saatte kurtuldu
Depreme Kahramanmaraş'taki evindeyken yakalanan ve enkazdan 120. saatin sonunda çıkartılabilen 69 yaşındaki Mevlüt Nedirli deprem sırasında yaşadıklarını anlattı.
Nedirli, depreme lavaboya gitmek için uyanık olduğu bir anda yakalandığını, o esnada evin çöktüğünü ve kafasına sütunların çarptığını söyledi.
Depremzede Nedirli, enkaz altında beklerken neler hissettiğini şu sözlerle aktardı:
"Allah'ım namazı kılmayı nasip et bana.' dedim. Aklıma teyemmüm geldi. Orada teyemmüm ettim, sol elimle. Namaz kıldım. Kılınca birden gözlerim karardı. Bir an baktım ki depremde yıkılan evin içindeyim. Bağırıyorum, 'Allah için yardım eden yok mu?' Yukarıdan vurdukça üzerime tuğla kırıntıları geliyor. Sıkıştım kaldım. Çarem yok. Sonra kırıntıları ayağımı kaydırarak atmaya çalışıyordum. 'Allah'ım beni buradan ancak sen çıkartırsın. Bir mucize.' dedim. Bir ses geldi, 'Mevlüt ağabey.' dedi. Allah'ım sen ne büyüksün.' dedim, sonra ağladım."
Nedirli, enkaz kendisini bulan ekibin onu çıkartmasının 5 saat sürdüğünü kaydederek, "Kolum sütunun altındaydı. Önce ayağımı çıkarttılar. Çıkartırken dünyam başıma yıkıldı. Ayak gitmiş. Dedim çıkaramıyorsanız bana bir bıçak verin kesilebilecek yerleri ben içeride keseyim, canım yanmasın. 'Ya sen kasap mısın?' dediler bana. 'Kasabım.' dedim. Ben içeriden bilgi vermesem hiç çıkaramazlardı. Dirseğim, elim buz gibiydi." şeklinde konuştu.