Adını Truvalı Helen'den almış! Faydaları hayat kurtarıyor
Namık Kemal Üniversitesi Biyoloji bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Evren Cabi Truva’dan günümüze mucizevi bir bitki olan Andız Otunun faydalarını anlattı. Soğuk algınlığından, nefes darlığına kadar hastalıklar için tam bir panzehir etkisi olan andız otu adını Truvalı Helen’den almış.
Inula helenium, halk arasında bilinen adı ile andız otu, papatyagiller ailesine mensup olan çok yıllık otsu bir bitkidir. Görüntüsünden kaynaklı olarak yaban ayçiçeği de denilmektedir. Inula helenium sarı çiçeklere sahiptir, boyu genelde 1 ila 1,25 m arasındadır; fakat 3 m’ye kadar çıkabilmektedir. Inula helenium türü adını, güzelliği ile ünlü Truva efsanesi Helen’den almaktadır. Efsaneye göre Helen, Truva kralının oğlu Paris tarafından kaçırıldığında elinde bir demet Inula helenium bulunmaktaymış. Kaçırılırken döktüğü gözyaşlarının düştüğü yerlerde Inula helenium yetiştiği de yine efsanelerin arasındadır.
2/15
Andız otu, Antik Yunanlılar ve Romalılar tarafından tonik ve ilaç olarak uzun bir süre kullanılmıştır. Ayrıca, kronik cilt rahatsızlıklarını, hayvan ısırmalarının neden olduğu kaşıntı ve ağrıyı tedavi etmek için de kullanılmıştır. Hipokrat'a göre ise beyni, böbrekleri, mideyi ve uterusu uyarır.
Avrupa'nın başka yerlerinde, andız otu geleneksel olarak solunum toniği, idrar söktürücü, öksürük ve soğuk algınlığı, sindirim sorunları, adet krampları ve aşırı su birikiminden dolayı yumuşak dokuların şişmesini tedavi etmek için kullanılır. Geleneksel Çin ve Hint Ayurveda tıbbı bu kökü bronşit ve astım için kullanır. 1800’lerde andız otu kökünden pastiller, şekerler ve öksürük damlaları üretilmiştir.
3/15
Günümüzde andız otu halk tıbbında yaygın olarak kullanılmaktadır. Kullanım alanlarının bir kısmını şu şekilde sıralamak mümkündür:
Balgam söktürücü özelliği vardır; soğuk algınlığı, bronşit ve amfizem vakalarında etkilidir.
Menopoz sırasında gece terlemelerini önlemeye yardımcı olur.
Nefes darlığına iyi gelir.
Tonik olarak ve adet düzenlemek için küçük uygulama alanlarına sahiptir.
Özellikle öksürük, tüberküloz, bronşit ve sindirim sistemi rahatsızlıklarının tedavisinde etkilidir.
Vücuttaki toksinleri temizler, bağışıklık ve sindirim sistemini destekler; bakteriyel ve fungal enfeksiyonları tedavi eder.
Bitki harici olarak cilt iltihapları ve ülserler için kullanılabilir.
Hipokrat ayrıca bitkiyi kronik cilt döküntülerini ve kaşıntıyı tedavi etmek için de kullanmıştır.
4/15
Bitki her tür acıyı, özellikle de titreme veya hayvan ısırıklarıyla ilişkili ağrıyı tedavi etmek için her derde deva olarak kullanılmıştır.
19. yüzyılda Sloven halk tıbbında yılan zehiri panzehiri olarak kullanılmıştır.
Siyatik, yüz ve diğer nevralji tedavisinde olarak kullanılmaktadır.
Geleneksel olarak, akciğer tüberkülozu öksürüğünün tedavisinde kullanılmıştır.
5/15
Yuvarlak kurt, iplik kurdu, kanca kurdu tedavisinde kullanılır.
Hazımsızlık ve diğer mide rahatsızlıklarını rahatlatmak kullanılır.
Bu köklerden elde edilen esansiyel yağ, kronik ishal ve bronşit tedavisinde kullanılır.
6/15
Günümüzde Inula helenium ile ilgili çalışmalar bitkinin kanser üzerine olan etkileri üzerine yoğunlaşmıştır.
7/15
2018 yılında Phytotreaphy Research dergisinde yayınlanan bir makalede, Inula helenium’un köklerinde bulunan seksiterpen laktonların, STAT3 adı ile bilinen bir transkripsiyon enziminin aktivitesini inhibe ettiği yönünde bulgular bulunmaktadır. STAT3; meme, akciğer, prostat ve kolon dahil olmak üzere çeşitli insan kanserlerinde yapısal olarak aktive edilir. STAT3 aktivasyonu, onkojenlerin aşırı ekspresyonuna ve kanserin ilerlemesine yol açar. Bu sebeple STAT3 üzerinde inhibe edici etkileri bulunan Inula helenium, kanserin bitkisel kaynaklı tedavisinde umut vaat etmektedir.
8/15
Molecular Medicine Reports’ta yayınlanan bir başka çalışma, 2030 yılında kanser kaynaklı sebeplerden olan ölümler içinde 2. sırada olacağı öngörülen pankreas kanseri üzerine Inula helenium’un etkilerini araştırmıştır. Pankreas kanseri genellikle çok hızlı ilerleyen ve farkedildiğinde ameliyatın bir seçenek olmaktan çıktığı ilerilemiş durumda olan agresif bir kanser türüdür.
9/15
Bu çalışmada farklı dozlarda Inula helenium ekstraktı içeren çözeltiler ile laboratuvar ortamında denemeler yapılmış ve yüksek dozda Inula helenium içeren etil asetat ekstraksiyon materyallerinin STAT3 üzerinde inhibe edici etkide bulunarak, pankreas kanseri hücrelerinin çoğalmasında önleyici olabileceği tespit edilmiştir.
10/15
Scientific Reports’ta 2017 yılında yayınlanan bir başka makale; Inula helenium köklerinde bulunan Alantolactone’un STAT3 üzerinde inhibe edici etkisinin bulunduğunu ve bu etkinin A549 akciğer adenokarsinom hücrelerinde gözlemlenebildiğini ortaya koymuştur
11/15
2006 yılında Inula helenium’un kök ekstraktının 4 farklı tümör hücresinde aktivitesini inceleyen çalışma Phytotreaphy Research dergisinde yayınlamıştır. Bitkinin köklerinden elde edilen ekstrakt dört farklı tümör hücre hattına (HT-29, MCF-7, Capan-2 ve G1) karşı oldukça seçici bir toksisite ortaya koymuş, ancak sağlıklı insan periferal kan lenfositlerine karşı oldukça düşük bir toksisite sergilemiştir. Ekstrakt kaynaklı tümör hücrelerinin ölümü elektron mikroskobu ile kapsamlı bir şekilde incelenmiştir.
12/15
Dört hücre hattında gözlemler sonucunda gözle görülür morfolojik değişiklik benzerliği bulunmuştur: yamalı kromatin yoğunlaşmaları, sitoplazmik vezikülasyon, şişme ve mitokondrinin yırtılması. Bunun yanı sıra periferal kan lenfositlerindeki etkisi ise tümör hücrelerinden 100 kat daha azdır. Sağlıklı hücreler üzerinde sitotoksik etkisinin bulunmaması Inula helenium’u ileri kanser araştırmaları için bir umut haline getirmiştir.
13/15
Geçmişten günümüze, halk tıbbında yaygın olarak kullanılan Inula helenium, modern tıbbın gelişmesi ile günümüz hastalıklarında da bir umut ışığı haline gelmiştir. Laboratuvar deneylerinin yanı sıra yapılacak olan klinik deneyler ile birlikte çağımızın hastalığı kanser için de bir çözüm olabileceği düşünülmektedir. Özellikle de toksik etkisinin kanserli hücreler üzerinde daha yoğun olması, ilerleyen zamanlarda kemoterapinin yıkıcı etkilerini ortadan kaldırabilecek bir tedavi yöntemi olarak kullanılabileceğinin bir göstergesidir.