Cumhurbaşkanı Erdoğan´ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar:
´İstanbul sık sık, teşkilatımıza bağlı kurumlarımızın etkinliklerine sahne oluyor´
Konferansın düzenlenmesinde emeği geçen İslam İşbirliği Teşkilatı birimleri ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız başta olmak üzere herkese teşekkür ediyorum. Dün de teşkilatımızın üst düzey kamu ve özel yatırım konferansında, İslam dünyasının dört bir yanından gelen kardeşlerimizle buluşmuştuk.
Önceki hafta ise İslam İşbirliği Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi İSEDAK’ın 35’inci Bakanlar Oturumunu gerçekleştirmiştik. Ayrıca İstanbul sık sık, teşkilatımıza bağlı kurumlarımızın çeşitli etkinliklerine sahne oluyor. Tüm bu toplantıların İslam ülkeleri arasındaki ilişkilerin her düzeyde ve her alanda gelişmesine, yakınlaşmasına vesile olacağına inanıyorum.
´Müslümanlar, güçleriyle orantılı siyasi etkiye sahip değiller´
Bugün dünya nüfusunun yaklaşık dörtte birini oluşturan Müslümanlar, maalesef, güçleriyle orantılı siyasi etkiye, ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmişlik düzeyine sahip değiller.
İnsanlığın bugünkü gelişmişlik seviyesinin temelleri İslam coğrafyasında atılmış olmasına rağmen, Müslümanların günümüzde yaşadığı sıkıntıların sebeplerini iyi düşünmeli, analiz etmeli ve çözüm yolları üretmeliyiz. Aksi takdirde, sadece şikayet etmekle, sadece dövünmekle, sadece konuşmakla bir yere varamayız. Hele hele çareyi başkalarından beklemekle elde edeceğimiz hiçbir şey olamaz.
´İsrail’in bu hoyratlığı, kimi Arap devletleri tarafından teşvik ediliyor´
Biliyorsunuz, İslam İşbirliği Teşkilatının kuruluşunun temelinde Kudüs davası vardır. Maalesef, Kudüs’teki ve onun ayrılmaz bir parçası olan Filistin’deki durum, her geçen gün daha da kötüye gidiyor. İsrail’in hak, hukuk, adalet, insanlık tanımayan tavrı, bölgedeki krizi Müslümanlar aleyhine sürekli derinleştiriyor. Son dönemde kimi ülkelerin uluslararası hukuka aykırı bir şekilde Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması ve yasadışı yerleşimleri desteklemesi, sıkıntıları yeni bir boyuta taşıdı.
Bugün artık sokaklarında masum genç kızların, babaların, annelerin, ihtiyarların, çocukların, gençlerin İsrail tarafından alenen infaz edildiği bir Filistin fotoğrafıyla karşı karşıyayız. Üstelik İsrail’in bu hoyratlığı, Batı ülkeleri ve büyük bir üzüntüyle belirtmek isterim ki kimi Arap devletleri tarafından adeta teşvik ediliyor.
´Kudüs davasından asla vazgeçmeyeceğiz´
Türkiye olarak, Kudüs ve Filistin’deki zulüm konusunda dile getirdiğimiz itirazlarda, çoğu defa yalnız kaldığımızı hissediyoruz. Esasen son yıllarda maruz bırakıldığımız terör saldırılarının ve ekonomik sabotajların gerisindeki sebeplerden birinin de bu ilkeli duruşumuz olduğunun farkındayız.
Ama bedeli ne olursa olsun, Hakkın, hakikatin ve mazlumun yanında yer almayı sürdüreceğiz. Kudüs davasından, Filistinlilerin haklarını savunmaktan ve tüm mazlumlarla dayanışma içinde olmaktan asla vazgeçmeyeceğiz.
´Karşımızda susuyor NATO´da konuşuyor´
Aynı şekilde, Keşmir, Arakan ve Türkistan başta olmak üzere, pek çok yerde Müslümanlar aleyhine gelişmeler yaşanıyor. Batı ülkelerinde giderek yaygınlaşan İslam ve Müslüman düşmanlığı da bir başka önemli sorundur.
Yaşanan sıkıntıların bir kısmı doğrudan cana ve mala saldırı şeklinde, bir kısmı sinsi asimilasyon politikaları görünümünde, bir kısmı ise körü körüne bir düşmanlık biçiminde tezahür ediyor. Her ne şekilde olursa olsun sonuçta mağdur olan, mazlum durumuna düşen hep Müslümanlardır.
Her biri proje ürünü olan ve dinimizin adını istismar eden terör örgütleri de, bu zulümlerin bahanesi olarak kullanılıyor. İşte son NATO zirvesinde hala Fransa´nın başkanı kalkıyor İslami terörden bahsediyor. İslam kelimesinin anlamı barıştır. Siz İslami terör ifadesiyle, barışla terörü nasıl bir araya getiriyorsunuz. Böyle bir şey olamaz. Karşımızda susuyor, son NATO zirvesinde yine aynı ifadeleri kullanıyor. Ne oldu şimdi? Paris’te sarı yelekliler ortaya çıktı. Haydi durdur bakalım. Neden durduramıyorsun? Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste. Bunu böyle bilesin.
Bu çatı altında bir araya gelen bizlere düşen görev, nerede bir Müslümanın hakkı gasp ediliyorsa, hukuku çiğneniyorsa, varlığı tehdit altına giriyorsa, onun yanında yer almaktır.
´Üzerimize düşen her görevi yerine getirmeye hazırız´
Asya’da, Afrika’da, Avrupa’da, Amerika’da; velhasıl dünyanın her yerinde geleceğin bizlerde olduğuna yürekten inanıyorum. Yapılan saldırıların hiçbiri bu kutlu yükselişi durdurmaya yetmeyecektir. Ancak, tek bir kardeşimizin bile haksız yere gönlünün kırılması, gözünden yaşlar akması, yüreğinin yanması bizi vebal altında bırakır.
Görevimiz, aydınlık geleceğimize giden yolda, her bir kardeşimizin onurlu ve güvenli bir şekilde ayakta kalabilmesini sağlamaktır. İslam İşbirliği Teşkilatını, işte bu misyonu hakkıyla yerine getiren bir kurum haline dönüştürmek mecburiyetindeyiz.
´Aile içi şiddet, önüne geçmemiz gereken en önemli tehditlerden biridir´
Müslümanlığımızın en önemli alamet-i farikalarından biri de, aile kurumumuzun gücüdür. Bugün geleceğini tehdit altında gören toplumların tamamının da ortak özelliği, aile kurumunu zayıflatmış, çarpıtmış ve ifsat etmiş olmalarıdır. Gelinen noktada, hiçbir teşvik, hiçbir maddi destek, hiçbir telkin, bu tür ülkelerin aile kurumlarını yeniden ayağa kaldırmaya yetmiyor. Çünkü temel çökmüş durumda.
İslam ülkeleri olarak aile kurumumuza ne kadar sahip çıkarsak, geleceğimize de o derece güvenle bakabiliriz. Kendi ülkem başta olmak üzere, bu konuda hepimize çok önemli görevler düşüyor.
Güçlü aile yapısının güçlü toplum demek olduğunu, bunun da hep birlikte güvenli geleceğimiz anlamına geldiğini tekrar tekrar hatırlamalıyız. Bu bakımdan aile içi şiddet, önüne geçmemiz gereken en önemli tehditlerden biridir.
´Huzurlu bir toplum hedefimize süratle ulaşmalıyız´
Kadının ve çocuğun uğradığı ruhsal ve fiziksel şiddet sorununu bitirmeden, güçlü aile yapısını inşa edemeyiz. Hep birlikte bu konuda bir seferberlik başlatmalı, “Yaradılanı severiz yaradandan ötürü” anlayışıyla huzurlu bir toplum hedefimize süratle ulaşmalıyız.
Kendi aramızda kuracağımız güçlü işbirliği ve tecrübe paylaşımıyla, bu sıkıntının üstesinden çok daha rahat gelebileceğimize inanıyorum. Toplantımızda, bu konuda somut kararların alınacağını öğrenmekten memnuniyet duyuyorum.