İslam alemi için son derece önem taşıyan bu gece, Osmanlı sarayında ve İstanbul´da diğer kandil günlerinde olduğu gibi ´Mevlid-i Şerif´ ve ´Kur´an-ı Kerim´ okunarak geçirilirdi.
Evlere, dükkanlara, yollara fenerler asılırdı.
En önemlisi de o zamanlar Kadir Alayı denen tören yapılırdı.
Kadir Gecesi padişah büyük bir alayla Topkapı Sarayı´ndan Ayasofya Camii´ne, bazen de başka bir camiye giderdi.
Bu alaya ´Kadir alayı´ adı verilirdi.
Gece, çevresi renkli fenerlerle donatılan câmi meydanı, bir ışık dünyası hâline gelirdi.
Hava kararmadan önce, Harem’de bulunan kadınlar ve sultanlar iki atın çektiği arabalara binerler, meydanda kendilerine ayrılan yerlerde dururlardı.
Harem arabalarının önlerinde ikişer kavas, gümüş kaplamalı deri fenerleri taşırlardı. Padişah câmie girdikten sonra meydanda bulunan askerlere büyük pideler ve şerbetler dağıtılırdı.
Teravih namazı bitinceye kadar, meydanda atılan fişekler, seyredilirdi.
Namazdan sonra kadın efendiler ve sultanlar, şehirdeki şenlikleri seyretmek için kısa bir tur yaparlar, sonra saraya dönerlerdi.
Saray halkı, Ramazanda ayrıca Topkapı Sarayı’nda bulunan Hırka-i Saadet’i de ziyaret ederdi.
Osmanlı döneminde İstanbul´da yaşayanlar Kadir Gecesi´ni Ayasofya´da geçirmeye çalışırlardı.
Çünkü Kadir Gecesi teravih namazını Ayasofya´da kıldıklarında dualarının kabul edileceğine dair yaygın olan inanç vardı.
Huşu içinde yapılan ibadetler ve coşku içerisinde yapılan törenler demekti Kadir Gecesi eskiden
Peki, nerede o eski Kadir Geceleri?
Hayırlı Kandiller efendim...