Kaleiçi Yat Limanı açıklarında araştırma ve eğitim dalışı yapan Prof. Dr. Gökoğlu, su altında görüntülediği bir deniz canlısının bilimsel adının Rhopilema Nomadica olan Kızıldeniz göçmeni bir denizanasını olduğunu tespit etti. Gökoğlu, bu sırada kadrajına giren başka bir deniz canlısını daha fark etti.
Bu canlının da Akdeniz'e özgü bilimsel adı Hermodice Caranculata olan deniz çıyanı olduğunu belirleyen Gökoğlu, denizanasının bu canlıya yem olduğu anların görüntüsünü de kaydetti.
Görüntülerde, denizanasının kurtulmak için çabalaması, yükselmeye çalışması ve bu gayretine rağmen deniz çıyanının avını bırakmaması yer aldı.
Gökoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, deniz çıyanları ile denizanasının mücadelesini yansıtan anların kendisi için sürpriz ve unutulmaz olduğunu söyledi.
Her yıl nisan ve mayıs aylarında Antalya Körfezi'nden denizanası geçişlerinin olabileceğini anlatan Gökoğlu, şu değerlendirmede bulundu:
"Bu türler batıya doğru ana akıntıyla sürüklenir ve bölgemizden geçiş yapar. İskenderun Körfezi'ne doğru çoğalırlar. Göç sırasında kütlesel su akıntısından çıkan bazı denizanaları kıyılar ve körfez içinde görülecektir. İnsana teması halinde hasar verebilir. Bunun için dikkatli olunmalıdır. Ekmeğini denizden kazanan balıkçılarımız için de risk yaratabilir. Korkmamıza da gerek yok çünkü deniz mevsimine doğru geçiş tamamlanacaktır."
- "Her dalışta yeni şeyler keşfediyorum"
Deniz çıyanının avladığı denizanası hakkında bilgi veren Gökoğlu, denizanalarının caretta caretta türü deniz kaplumbağaları ve ay balığının başlıca besin kaynağı olduğunu belirtti.
Bu canlının tentakülleri (çoğunlukla omurgasızlarda olmak üzere bazı hayvan çeşitlerinde bulunan esnek, hareketli ve uzun bir organ) arasındaki boşluklara, istavrit, kupez, kuzu balığı gibi bazı balık yavrularının sığındığını aktaran Gökoğlu, "Deniz çıyanları ile mücadele eden bu denizanası ana akıntı yörüngesinden çıkarak Antalya Körfezi'nde başıboş dolaşmaya başlamış. Ana akıntıdan çıkan denizanalarının bir kısmı ya kıyılara vurur ya da deniz çıyanlarının hedefi olur. Deniz çıyanları zehir taşır. Dokunulduğunda kılları acı ve yanma yapar. Belki de çıyan zehrini bu tür canlılardan almaktadır. Bizim için çok ilginç bir görüntü oldu." diye konuştu.
Su altı yaşamın heyecan verici olduğunu ve 45 yıldır da dalış yaparak araştırma yaptığını aktaran Gökoğlu, her dalışında yeni şeyler keşfettiğini kaydetti.
Gökoğlu, bilimsel çalışmalarına devam edebilmek için dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüs salgınının geçmesini de sabırsızlıkla beklediğini sözlerine ekledi.